Değerli dostlarım;
30 Ağustos 1922, Gazi Mustafa Kemal‘in Komutanlığında tam bağımsız Türkiye’ye giden yolun en zorlu ve anlamlı günüdür. ‘Ya İstiklal Ya Ölüm’ denilerek yola çıkılmış ve zaferle dönülmüştür.
30 Ağustos 1922 yılındaki bu askeri zafer yıkılan Osmanlı’nın yerine genç bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temelini atmış, bu temel üzerine de 29 Ekim 1923 ‘te Cumhuriyeti ilan ederek zaferi taçlandırmıştır.
26 Ağustos 1922 de Afyon Kocatepe’ de başlayan Tınaztepe, Belentepe ve Kalecik Sivrisinde en yoğun çarpışmalarıyla süren Büyük Taarruz 30 Ağustos 1922’de tarihe Türk mührünü vurmuş, düşman kuvvetleri bozguna uğratılarak 9 Eylül 1922 İzmir’in kurtarılması ve düşmanın denize dökülmesiyle sonuçlanmış,Türk’e yeni bir vatan kazandırmıştır.
Türk Milleti, 26 Ağustos 1071’de Malazgirt Zaferi ile Anadolu’ya ayak basan Türk lider Sultan Alpaslan’dan tam 853 yıl sonra bu topraklardan bizleri kovmak ve esir etmek isteyen emperyalistlere karşı giriştiği Kurtuluş Savaşında bir başka lider Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın komutasında başlatılan Büyük Taarruz ile Anadolu’nun sonsuza kadar Türk yurdu olarak kalacağının emperyalistlere yeniden hatırlatmış, Anadolu’ya Türk Mührü vurulmuştur.
30 Ağustos Türk Milletinin istiklal ve istikbali için Türk Ordusunun kanı ve canıyla kazandığı kutsal bir savaş olup şanlı tarihimizin altın sayfalarından birisidir.
Mustafa Kemal Atatürk, 1924 Dumlupınar konuşmasında “Ulusal tarihimiz çok büyük, parlak zaferlerle doludur. Ama Türk Ulusu’nun burada kazandığı zafer kadar kesin sonuçlu, yalnız bizim tarihimize değil, dünya tarihine yeni bir akım vermekte kesin etkili bir meydan savaşı hatırlamıyorum “diyordu.
Bugün, bazı gafillerin şanlı tarihimizi unutturmaya, bahanelerle milletin gözünden kaçırmaya çalışsalar da bu zafer üzerinde yaşadığımızın vatanın temel taşlarından en önemlisidir.
30 Ağustos Zafer Bayramının 102. yılının bütün milletimize kutlu olmasını dilerken bu savaşta şehit olanları ve ebediyete intikal etmiş kahramanlarımızı rahmetle anıyorum.