back to top
14 Eylül 2025, Pazar

1985 yılındaki bir olay

Değerli dostlarım;

Bugün size 1985 yılındaki bir olayı anlatacağım.

Gaziantep’te İlköğretim Müfettişleri Başkanı olarak ‘Fak-Fuk Fonu’ diye adlandırılan fonda Vali Abdulkadir Bey‘in görevlendirmesi ile günlük hesap işlerine bakıyordum.

Bir kış günüydü, o yıl Gaziantep‘e kar yağmış hava da oldukça soğuktu. Vali bey beni çağırdı ve makamına gittim.

İçeride üstü başı yırtık, ayaklarında naylon terlikler olan çok düşkün ve bitkin bir insan oturuyor, Vali Bey de belli ki çok üzülmüş olacak ki hüzünlü bir sesle bana:

“Bu adamı götür ne gerekiyorsa al ve kalacağı bir otel ayarla, otelde yemek yemesi ve yatmasını biz vakıf olarak karşılayalım” dedi.

Adamı aldım, Gaziler caddesindeki bir hamama götürdüm, hamamcıya bu adamı yıkamalarını, benim de bu kişiye üst-baş alıp geleceğimi söyledim.

Geri döndüğümde çoraptan başlayarak her şeyini almıştım. Adam da o sırada yıkanmış, kurulanıyordu.

Yaşlı adama çay ve biraz yiyecek vermelerini söyleyerek elbiselerini giydirmeye başladım. Ellerimle çoraplarını, pantolonunu, gömleğini atletini, ayakkabılarını giyindirdim ve eskilerini ocağa attırarak yakılmasını istedim.

Üzerinde hiçbir şeyi yoktu. Kimliği de mevcut değildi.

Bu arada bizi izleyen hamamcı bana ‘Bu senin baban mı?’ diye sordu. Ben de kendisini tanımadığımı, ismini de bilmediğimi söyleyerek ücretini ödemek istediğimde Gaziantepli mert insan bana sert sert baktı ve,

“Sen tanımadığın adama hürmet ediyor, elbisesini giydiriyor, yediriyor ve içiriyorsun da ben insan değil miyim? Ben böyle bir garipten nasıl para alırım?” diye hiddetlendi.

Adamı aldım ve Muhtar Ökkeş Titiz’in eski garajlardaki Efes Oteline götürdüm.

Ökkeş Titiz’e adamın durumunu anlatarak otelde kalmasını hemen yandaki lokantada da yemek yemesini, faturaların ise Fak-Fuk Fonu adına kendimin ödeyeceğini ifade edince rahmetli Ökkeş Titiz: “Ağam biz adam değil miyiz ki bir fakirden otel ve yemek parası alalım ben gerekeni yaparım” diyerek resepsiyonda bulunan görevliyi çağırdı ve gerekli talimatları sıraladı.

O zamana kadar hiç konuşmayan adamı konuşturmaya gayret ettik ve neden böyle olduğunu anlatmasını sorduk.

Utana, sıkıla ve çok üzgün olarak:

“Ben Diyarbakırlıyım. Köyde her şeyimiz vardı. Ailem, evlatlarım, yerim yurdum, hayvanlarım. Devletimize şükürler olsun geçinip gidiyorduk. Bir gece PKK’lı teröristler evimizi bastı ve bütün ailemi katlettiler bir tek yaralı olarak ben kurtuldum, sonra bir daha geri dönemedim. Otogarda boyacılık yapıyordum, bir kısım gençler boya sandığımı aldılar, kimsem yoktu. Yine Devletime sığındım, beni aldınız, yedirdiniz, içirdiniz yer de verdiniz Allah razı olsun. Benim sizden son bir isteğim var” dedi.

İsteğini söylediğinde gerçekten hem Ökkeş Titiz’in hem de benim dilim tutuldu. Vakur, namuslu ve dürüst bir adamdı kimseye borçlu kalmak istemiyordu. Asla asalak yaşamanın peşinde değildi.

“Bana bir boya sandığı alın ve beni sokak serserilerine karşı koruyun, ben çalışır hem kendimi geçindirir hem de size olan borçlarımı öderim” dedi.

Ökkeş ayağa kalktı ve otelde çalışanları yanımıza çağırdı;

“Bu adam burada kalacak, otelde yiyecek içecek, otelin önünde ona bir boya sandığı alacağım orada da boya yapacak. Eğer kimse bu garibe bir şey derse emin olsun karşısında beni bulur.” dedi ve gözleri yaşardı.

Sonraki günler hep bu adamı ziyaret ettim. Boyacı sandığının başında oturuyor ve gelip geçenin ayakkabılarını boyayarak geçinip gidiyordu.

Çok duasını aldım, Allah ondan da ona yardım edenden de razı olsun.

Bu olayı bugüne kadar dile getirmemiştim. İnanıyordum ki hayır- hasenat ifşa edilmez ama öyle bir zamana geldik ki şimdi iktidar ve ortakları katiller sürüsü PKK’yı ve onun liderini affetmek istiyorlar.

Bizim kendisini Kürt olarak görenlerle bin yıllık kardeşliğimiz vardır. Bizim Kürtlerle bir sorunumuz olmamıştır ve olmaz da ama bizim sorunumuz katillerle, bölücülerle ve hainlerledir.

İktidarın elinde siyasi güç var, istediğini yapabilir ama bu ve bunun gibi mazlumların ve şehit edilen asker, polis ve vatandaşlarımızın hakkını nasıl vereceklerini düşünsünler istedim.

Köşe Yazıları

tümü

Gündem