back to top
25 Ekim 2025, Cumartesi

Önce ‘kılık kıyafet’ şimdi de ‘miras hakkı’… Diyanet, katledilen kadınlar için ne zaman bir Cuma hutbesi yayınlayacak?

Bu ülkede hemen her gün sokakta, evde, yolda en yakınları ya da hiç tanımadığı erkekler tarafından kadınlar katlediliyor. Kız çocukları öldürülüyor. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bir Cuma hutbesinde de kadın katletmenin alçaklığını, kadının yaşam hakkını, çocuğun gelecek hakkını, eğitim hakkını, beslenme hakkını savunduğunu görmedik duymadık. Varsa yoksa kadınların giyimi ya da kazanılmış haklarına müdahale…

Anayasasında ‘laiklik’ yazan Türkiye Cumhuriyet Devletine bağlı Diyanet İşleri Başkanlığı son haftalarda anayasaya ve yasalardaki haklara müdahale niteliğindeki Cuma hutbeleriyle dikkat çekiyor.

İki hafta önce, kadınların kamusal alandaki 1 Ağustos 2025 tarihinde Türkiye’nin 81 ilindeki tüm camilerde okutulan ‘Haya ve edep’ başlıklı hutbesinde, “Uygunsuz kıyafetlerle toplumsal alanlarda ve özellikle kurumsal özelliği olan mekânlarda bulunmanın asgari ahlak kurallarına meydan okumak olduğu belirtildi. Hutbede, “Bu, çağdaşlık değil, ilkelliktir. Ahlak ve edep ölçülerinin çiğnenmesine sessiz kalan herkes büyük bir vebal altındadır. Çünkü neslimizin iffetini, edebini ve ahlakını korumak hepimizin ortak sorumluluğudur.” denildi. Bu ifadeler doğrudan kadınları hedef alıyordu. Tartışmalara neden oldu. Hatta ‘başörtüsü zorunluluğu mu geliyor’ diye sonralar dahi oldu. Kadınlar için endişeye sevk edici bir gelişmeydi. Bir iki kişi dışında çok karşı çıkan, tepki gösteren de olmadı.

Tam bu hatırlarda yerini korurken 15 Ağustos tarihli yeni bir hutbe daha tartışmanın fitilin ateşledi. Yine kadınların önemli bir hakkı hedef halindeydi.

Bu hafta da kadının miras hakkı dile dolandı. Bugün 81 ilde binlerce camide okunan hutbede, “Karşılıklı rıza olmadan Yüce Rabbimizin koyduğu miras ölçüsünü değiştirmek ilahî adalete aykırıdır. Dolayısıyla kişinin; kız çocuklarını mirastan mahrum bırakması, kız çocuklarının da Allah’ın takdir ettiği hakka razı olmaması kul hakkıdır. Arazi sınırlarını ihlal ederek başkasının mülkünü gasp etmek, asılsız gerekçelerle insanların mallarına el koymak, yalan beyanlarla insanları mağdur etmek ateşten gömlek giymektir.” ifadeleri yer aldı. Hem Anayasa’daki ‘kadın erkek eşitliği ilkesi’ne hem de Medeni Kanun’daki miras düzenlemelerine aykırı kadınları hedef alan bir hutbe bu. Resmen, yasayı uygulamanın ‘kul hakkı’ olduğunu söylüyor. Çünkü İslam’a göre kadına erkeğin yarısı miras verilmesi gerekiyor.

Bu hutbeleri görünce insanın aklına ilk gelen soru bu ülkedeki en büyük sorun kadınların kıyafet mi ya da miras hakları mı?. Gerçekten Diyanet bunları gündem yapmak zorunda mı? Niye bunları öne çıkarıyor?

Ülkemizde köy-şehir, doğu- batı demeden hemen her gün vahşi kadın cinayetleri işleniyor. Geçtiğimiz günlerde gencecik güzel bir kız hayattan koparıldı. İsmi Ayşe Tokyaz. 22 yaşındaki hemşirelik öğrencisi Ayşe’nin cesedi parçalanmış halde bir valiz içinde yol kenarına atılmış halde bulundu.

34 yaşındaki Bahar Aksu, boşandığı erkek tarafından iki yıl sonra Şişli’de evinin önünde işe giderken katledildi.

Diyarbakır’da zorla imam nikahlı evli tutulmak istenen22 yaşındaki İlayda Alkaş yine evini önünde annesini yanında katledildi. Katil kaçtı. Annesi aylardır İlayda’yı katilinden kurtarmak için il il kaçırmış ama nafile!

Yine Rojin Kabaiş, genç bir üniversite öğrencisiyken deniz kıyısında cesedi bulundu. Üzerinde 2 ayrı DNA izine rastlandı, babası aylardır cinayet şüphesini haykırıyor. Araştırılmıyor. Ve daha onlarcası yüzlercesi… Anneler babalar kız çocuklarının acısıyla sürekli ağlıyor. Bu ülke, kız çocukları için oldukça güvensiz hale geldi.

Ama Diyanet’in gündeminde ne kadın cinayetleri ne açlık ne yoksulluk… Varsa yoksa kadınların giyimi kuşamı, kadınların kazanılmış hakları… Ve bu hutbelerin artık rutine binmiş görüntüsü iyi niyetli de gelmiyor.

Bu ülkede evrensel hukuk kurallarına göre geçerli kanunlar var.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın gittiği yol, başörtülü kadınların dahi ikna olmayacağı bir yol bence.

Türkiye Cumhuriyet devleti, 1923 yılı itibarıyla Cumhuriyetle yönetilmekte, 1946’dan beri de çok partili kör topal bir demokrasi ile gitmekte. Kadın-erkek eşitliği en azından kanunlarda var ve toplumca kabul edilmiş. Şimdi kadınların kazanımlarına göz dikmek ve dini kullanarak bunu yapmakla ne amaçlanıyor gerçekten anlamak mümkün değil.

Diyanet bıraksın mirası kılık kıyafeti, Esra Tokyaz, İlayda Alkaş, Bahar Aksu, Pınar Gültekin, Özgecan Aslan, Narin Güran, Rojin Kabaiş’leri koruyacak bir ahlaki sistem nasıl olur, sorunlu erkek düzeni, erkekler nasıl ıslah edilir, ona kafa yorsun.  

Köşe Yazıları

tümü

Gündem