Değerli dostlarım;
Yaklaşık 50 yıldır ülkemizin baş belası olan PKK nihayet silah bırakma kararını eyleme geçirmeye hazırlanıyor.
PKK, muhtemelen cuma günü Güney Kürdistan bölgesindeki Raperin denilen kasabada silahlarını yakarak imha edecekmiş.
Çargurna ,Ranna ve Hacıova ilçelerinin kenetlendiği bölgenin adıdır Reparin. Aynı zamanda 5 Nisan 1991 yılında Kürtlerin Irak Ordusuna karşı başlatılan halk ayaklanmalarına verilen isimdir. Tıpkı Serhidler, yani başkaldırı anlamına da gelir.
PKK, silahlarını burada ateşe atarak yakacak ve “Serhidlere buradan başladık burada biz bırakıyoruz” demek istiyorlar.
Peki PKK niye silah bırakma kararı aldı?
1. Irakta Kürtleri temsil eden iki önemli örgüt/ siyasi parti olan KDP ve KYP yani Barzani ve Talabani’nın partileri artık PKK’nın elinde bulunan yaklaşık 600 kadar yerleşim yerlerini kontrol etmek istemektedirler… Bu nedenle PKK’nın silahlı eylem yapmasını istemiyorlar…
2. Devletin uzun zamandır sürdürdüğü mücadelede PKK’nın fiili eylemde bulunma gücü sıfıra yakın bir duruma düşmüştür. Kendi varlıklarını devam ettirecek yeni bir yol bulma mecburiyetleri doğmuştur.
3. Özellikle ABD artık PKK’ya destek vermemekte, Suriye‘de oluşturduğu YPG ile iş tutması ve onları desteklemesi PKK’nın gücünü azaltmıştır.
4. Dünyanın en kalabalık ülkesi olan ÇİN’in üretim fazlası mallarını satabilmek için Kuşak-Yol Projesi Basra Körfezinden Türkiye’deki Silopi’ye kadar uzanacak hattın temizlenmesini arzu etmektedir.
Böylece Basra körfezine şimdiden birçok liman yapılmakta bu şekilde Kızıldeniz’ın deniz taşımacılığındaki yükü azaltılarak ÇİN mallarının batıya rahat ulaşması planlanmaktadır…
5.Suriye’nin parçalanmış olması, İran’ın İsrail Savaşı ile PKK veya PEJAK’a artık yeterince deste verememesi, Özellikle Irak’taki Bölgesel Kürt Yönetiminin güçlenerek batı ile entegre olmayı arzulaması; bunun için de en önemli komşusu olan Türkiye ile ilişkilerini güçlendirmek istemesi nedeniyle PKK’yı silah bırakmaya zorlamıştır.
Gelinen bu süreçte daha önce denenen ‘Çözüm süreci, açılım süreci, demokratik açılım veya Kürt açılımı’ gibi adlarla tanımlanan 2009-2015 yıllarında uygulanan girişimler ne yazık ki hüsranla sonuçlanmış, Silopi’de kurulan Çadır mahkemeler ve otobüsler üzerinde davul-zurnalı ve PKK paçavraları ile yapılan gösteriler kan ve gözyaşını durdurmamıştır.
İktidar “Sütten ağzı yananın yoğurdu üfleyerek yer” denildiği gibi davranmakta ve olayı daha alt düzeyde ve ikili görüşmelerle yürütmektedir.
Umarız bu defa başarılı olunur ama, benim hiç inanacağım yok.
Çünkü;
1.İktidar bu işleri şeffaf yürütmüyor.
2.PKK’ye ve Kürtlere ne gibi taviz verildiğini veya nasıl bir antlaşma yapıldığını halktan gizliyor.
3.Siyasi amaçlarının ‘Terörsüz Türkiye‘ mi; yoksa iç siyasette kaybedilen oyların geri alınması hesaplanarak Anayasa değişikliğini bunun arkasına eklemek suretiyle Cumhurbaşkanı‘nın yeniden seçilmesini sağlamak mı?
Beni ciddi ciddi düşündürüyor…