‘Hukuk Devleti’nin, Türk yargısı ve Türk siyaseti ile imtihanı
Bir yıldan fazla süredir Türk siyasetini ve yargısını meşgul eden Gezi davası tutuklusu TİP Milletvekili Can Atalay krizi, yeni bir aşamaya ulaştı. Anayasa Mahkemesi(AYM), Atalay’ın milletvekilliğinin Meclis’te düşürülmesi üzerine CHP’nin yaptığı başvuruyu karara bağladı. Yüksek Mahkeme, Meclis’in milletvekilliğini düşürme kararını, ‘iptal edilecek herhangi bir hukuki karar olmadığı’nı belirterek ‘yok hükmünde’ saydı. AYM’nin 22 Şubat 2024’te verdiği bu kararı aylardır yayınlamaması da ayrı bir tartışma konusu ancak Türkiye’de hukukun durumunu/işleyişini bildiğimizden bu garabeti şimdilik geçelim. Şimdi esas konu bu “siyasi yargısal kriz” nasıl çözülecek?
Bir kere bu tarz krizler Türkiye’de ilk defa yaşanmıyor. Biraz geriye 22 yıl önceye gidecek olursak çok tanıdık bir hikaye var karşımızda.
2002 genel seçimleri… İstanbul Belediye Başkanı olarak siyasete damgasını vurmuş Recep Tayyip Erdoğan, Siirt’te okuduğu Ziya Gökalp’a ait ‘Asker Duası’ isimli şiir nedeniyle hapse girip TCK 312’den mahkum olduğu için seçimlere katılamadı. Dönemin Yüksek Seçim Kurulu(YSK), ‘Halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ suçunu düzenleyen 312’inci maddeden mahkumiyeti, Anayasa’nın milletvekili seçilme yeterliliğini düzenleyen 76. maddesinde yer alan “ideolojik veya anarşik eylemlerden saydığı için adaylık başvurusunu reddetti.
Devamında seçimden birinci parti çıkan AKP ile ana muhalefet partisi CHP anlaştı. Anayasa’nın milletvekili seçilme yeterliliğini düzenleyen 76. maddesinde yer alan “ideolojik veya anarşik eylemlere” ifadesi ile “affa uğramış olsalar bile” tabiri çıkarılarak yerine, “terör eylemi” tanımlamasının getirilmesi öngörüldü. Anayasa’nın 78. maddesinde öngörülen değişiklik ile de Erdoğan için ara seçim yolu açıldı.
13 Aralık 2002’de TBMM’de AKP ve CHP’nin oylarıyla anayasa değişiklik teklifi kabul edildi. 19 Aralık 2002’de ise dönemin Cumhurbaşkanı Sezer, düzenlemeyi veto ederek TBMM’ye iade etti. CHP parti grubu 20 Aralık’ta, vetoya rağmen Anayasa değişikliğine desteğini sonuna kadar sürdürme kararı aldı. Meclis, CHP’nin desteğiyle Anayasa’nın öngördüğü üçte iki çoğunluğun (367) üzerinde 437 oyla 26 Aralık’ta teklifi aynen benimsedi. Meclis’in aynen gönderdiği Anayasa değişikliğini 31 Aralık‘ta Sezer onaylamak durumunda kaldı.
9 Mart 2003’te tekrarlanan Siirt seçimlerinde, AKP’li Mervan Gül, Erdoğan’ın seçilmesine imkan sağlamak amacıyla adaylıktan çekildi. Tekrarlanan seçimde AKP Genel Başkanı Erdoğan milletvekili seçildi. Erdoğan’ı önce milletvekili ardından Başbakan yapan bu süreçte Erdoğan-Baykal ikilisinin İstanbul’da bir gizli buluşma gerçekleştirdikleri iddiası da tartışıldı.
Yargı kavgasıyla oluşan kriz, fiilen çözülebilir
O dönemki yargı kararının neden olduğu krizin hangi yöntemle aşıldığı görülüyor. Meclis’teki iki parti anlaşıyor ve Anayasal değişiklik ile kriz gideriliyor. Erdoğan’ın önü açılıyor.
Bugün TİP Milletvekili Can Atalay hakkında, Gezi davasında hak ihlaline uğradığı gerekçesiyle yeniden yargılama yapılmasına dair AYM kararı mevcut. Yargıtay, AYM’nin bu kararı uygulamayarak Gezi davasını onayıp bu hükmü de Meclis’e göndermişti. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş da, Yargıtay kararını Meclis’te okutarak hukuksuzluğun TBMM eliyle daha da büyümesine neden olmuştu.
Şimdi AYM’nin açıkladığı yeni bir durum var. AKP Milletvekili Tuğrul Türkeş’in Gezi davası sanıklarını hapishanede ziyaret ettiği günün gecesi Resmi Gazete’de AYM’nin Can Atalay kararı açıklandı. Kararı da ilk olarak CHP Genel Başkanı Özgür Özel duyurdu.
AYM, 4’ karşı 10 oyla verdiği kararında, Can Atalay’a ilişkin ihlal kararının Yargıtay tarafından uygulanmaması kararının TBMM’de okunmasını “yasama işlemi” olarak kabul etmedi, “hukuken var olmayan bir işlemle ilgili karar veremem” tespitinde bulundu.
Ayrıca AYM, Can Atalay’a ilişkin kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı olmadığını vurgulayarak, “Anayasaya aykırılığı sabit olan bir karara hukuken geçerlilik tanınamaz” dedi.
Temelde Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesini hukuki değil fiili durum olarak gören AYM’nin bu “yok hükmünde” kararından sonra gözler şimdi siyasette.
Şu ana kadar Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum ve MHP milletvekili Feti Yıldız’ınki dışında aleyhe bir açıklama gelmedi.
Ve bir taraftan AKP ile CHP arasında fiili bir ‘normalleşme’ süreci ilerletiliyor. Özel, iktidarın medyası olan Sabah gazetesine bir hafta süren bir röportaj verdi. Nasıl 2002’de Deniz Baykal ile anlaşma varsa bugün de Özgür Özel ile Erdoğan arasında bir anlaşma olabilir gibi bir resim ortaya çıkıyor.
Yargıtay eli ile oluşan bu kriz, muhalefetin adımları ve AKP’nin de onayı ile aşılabilir. Hukukçuların görüşüne göre, AYM’nin de bahsettiği bu “fiili durum” yine başka bir fiili eylem ile ortadan kalkabilir. Yani muhalefetten bir başkanvekilinin AYM’nin bu son kararını Meclis’te okuması ile Can Atalay tekrar milletvekili ilan edilebilir. Hapisten çıkarılabilir. Ancak tabi ki bütün bunların bağlı olduğu tek bir kişi var. Ve onun onayı olacak.