İstanbul’da bebek acil hastalarını daha önce anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip, ölümlerine neden olan “Yenidoğan Çetesi”nin yargılanmasına üçüncü gününde devam edildi. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan üçüncü oturumda 47 sanığın savunmalarının alınmasına devam edildi. Tutuklu sanıklardan hemşire Damla Atak, çalıştığı Güney hastanesinin bebek yoğun bakımında ‘yoğun bakım doktoru’ bulunmadığını söyledi.
Davanın üçüncü oturumunda tutuklu sanık hemşire Damla Atak’ın savunma yaptı. Suçlamayı reddeden Atak, “Herkes birbirinin dedikodusunu yapıp kuyusunu kazıyor. Herkes arkadan konuşuyor. Örgüt varsa da üyesi değilim. 2022 yılında Fırat Sarı işletmeciliğinde çalıştım ama 1-2 kere gördüm sadece” dedi. Güney Hastanesi’nde 6 ay çalıştığını söyleyen Damla Atak, “Kaya bebeğin ölümünden sorumlu tutuluyorum. Kaya bebek 500 gramdı ve akciğerlerinde kanama vardı. Yenidoğan yoğun bakım doktoru olmadığı için başhekim Ali beyi aradım. Ali bey hemen geldi. Neler yaptığımızı sordu. Ben de anlattım. Kendisi de bebeğe bakması için çocuk doktoru Oktay beyi getirdi. Bebeğe baktı. Hastanede yoğun bakım doktoru yoktu, gece nöbetçi çocuk doktoru olmayan bir hastane” diye anlattı.
Kaya bebeğin öldüğü gece hastanede olmadığı için suçlandığını ifade eden Atak, “Ölümüne sebep olduğum için suçlanıyorum. Asla bunu kabul etmiyorum. Ben bunun üzüntüsünü zaten yaşıyorum. Bebeğin öldüğü gece orada olmam gerektiği söyleniyor ama benim zaten bebeğe müdahale etmeye iznim yok” dedi.
İşte ayrılan doktorun kaşesiyle yoğun bakımda işlem yapılmış
Atak, Şehmus isimli yoğun bakım doktorunun kendisi işe başladıktan sonra işten ayrıldığını belirterek, şu hukuksuz durumu gözler önüne serdi, “500 gram bebeği (Kaya bebek) Şehmuz doktor görmedi. Ben işe başladıktan sonra Şehmuz doktor işten ayrıldı ama yerine doktor olmadığı için onun kaşesi yoğun bakımda kullanıldı. Sonra Hilda doktorun girişi yapıldıktan sonra onun kaşesini kullandık. Bebek öldüğü zaman Rıza bey vardı. Kendisi ifadesinde Kaya bebeği hiç görmediğini söyledi ama kendisi bebeği gördü”
Savcı: Malzeme eksiklerinden hastane yöneticilerinin haberi var mıydı?”
Mahkeme başkanının ardından duruşma savcısı da sanık Çağla Durmuş’a soru sordu. Hayatını kaybeden Havvanur Karakoç bebeğin fenalaşmadan önce kustuğunu hatırlatan savcı, “Bebeklere hiç mi göz gezdirmiyorsunuz?” diye sordu. Durmuş ise, “Gezdiriyordum” cevabını verdi. Bunun üzerine savcı, “Hastanedeki eksiklikleri tek tek anlattın. Epikriz raporlarındaki basamak oyunlarından bahsettin. Fırat Sarı’nın rolünden bahsettin. Bundan hastane sahibinin haberi var mıydı?” sorusunu yöneltti. Sanık Durmuş ise, “Malzeme eksikliklerini bazı yöneticilerim biliyordu” dedi. Bu kez de savcı, “Başhekim ve sahipleriyle ilgili net bir bilgin yok mu? Biliyorlar mıydı bunları?” diye sorunca sanık Durmuş, “Vardır herhalde bilmiyorum efendim” dedi.
Çete lideri Fırat Sarı’nın amacı daha çok kazanç
Fırat Sarı’nın epikriz raporlarına müdahale ettiğini de ifade eden Çağla Durmuş, “Olmamış şeyleri olmuş gibi gösteriyordu. Basamaklarla oynuyordu. Bunlar doğru değildi. Yapılmaması gereken şeylerdi normalde” dedi. Mahkeme Başkanının, “Burada Fırat Sarı’nın amacı neydi?” diye sorması üzerine Durmuş, “Daha fazla kazanç” dedi.
Mahkeme başkanı bu kez sanığa, “Karakoç bebek hiç entübe olmadı. Biz onu entübe gösterdik hep” şeklinde konuşman var” diye sordu. Sanık Durmuş ise, “Biraz önce de bahsetmiştim efendim. Epikrizle uyumlu olmayan dosyalar vardı. Bu konuşmaydı. Eksik evraklardan bahsediyordum” dedi.
Hesaba gelen paralar motivasyon amaçlıymış!
Bugün yapılan celsede ilk olarak tutuklu sanık yenidoğan yoğun bakım hemşiresi Cansu Akyıldırım savunma yaptı. Akyıldırım şöyle konuştu:“Maddi çıkarım olmadığı için dolandırıcılık suçunu kabul etmiyorum. Ben maaşlı çalışanım. Ailemden de maddi yardım olmuştur. Örgüt olduğuna inanmadığım için bu suçu da kabul ediyorum.” Fırat Sarı’nın şirketinden hastanesinin tıbbi danışmanlık aldığını söyleyen Cansu Akyıldırım’a iddianamede yer alan hesap hareketleri soruldu. Fırat Sarı’dan kendisine gelen paraların motivasyon amaçlı olduğunu söyleyen Akyıldırım, “Fırat bey bana aylık olarak toplu para atardı ben de bu parayı motivasyon amaçlı ekibe dağıtırdım” diye savunma yaptı.
İlaç sattıklarını anlattı
Mahkeme başkanı sanığa, Fırat Sarı ile yaptığı bir telefon konuşmasında, “Hasan Basri Gök ile iletişimini kes” dediğini hatırlatarak nedenini sordu. Sanık Cansu Akyıldırım ise şöyle anlattı, “Fırat Sarı beni arayarak Hasan seni evden alacak bir şey konuşmamız lazım dedi. Beni aldılar ve evimin yakınında bir yerde oturduk. Fırat Sarı Hasan’a, ‘Yaptın mı gerçekten’ dedi. Ben olayı bilmediğim için bir şey diyemedim. Sonrasında da ‘Paraya ihtiyacın varsa söyleseydin hallederdik’ dedi. Hasan da paraya ihtiyacı olduğu için yaptığını söyledi. Ben ilaç sattıklarını o gün orada öğrendim.
Mahkeme başkanı: Doktorların konuşması yok, sadece hemşireler karar veriyor
Cansu Akyıldırım’ın sorgusunda yaptığı bir telefon konuşmasında yoğun bakıma gelen bebeklerin hangi basamakta olacağına dair soruları da hatırlatıldı. Ancak Akyıldırım telefon konuşmasını hatırlamadığını yoğun bakım basamaklarına doktorların karar verdiğini belirtti. Bunun üzerine mahkeme başkanı, “Yoğun bakım basamaklarına hep doktorların karar verdiğini söylüyorsunuz. Ama tapelere bakıyoruz hep hemşireler konuşuyor hangi basamak yazalım nasıl yazalım diye hiç doktorların basamak konuşması yok” dedi. Akyıldırım yine, konuşmayı hatırlamadığını iddia etti. Dosyada adı geçtiği için üzgün olduğunu söyleyen sanık hemşire Akyıldırım, çete lideri doktor Fırat Sarı ile ilişkisi sorulduğunda yaklaşık 3 sene sevgili olduğunu söyledi.
Çete liderliği ile suçlanan doktor için ‘iyi bir doktordur’ dedi
Örgüt lideri Fırat Sarı’nın avukatı sanığa, “Fırat Sarı nasıl bir doktordur?” diye sordu. Sanık Cansu Akyıldırım da, “İyi bir doktordur. Her zaman hastalarıyla ilgilenir. Hafta sonu bile hastaneye gelip hastalarına bakar. Hasta yakınlarını bizzat kendisi bilgilendirir. Gece acil bir durumda aradığımızda da hemen gelirdi” dedi.
İlk ifadesini inkar etti
Yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybettiği iddianamede yer alan Havvanur Karakoç isimli bebeğin ölümünden sorumlu tutulanlardan biri olan sanık Yıldırım, “Karakoç bebek kötüleştiğinde hemşire beni çağırdı. Bebeği entübe edip hemen müdahaleye başladık. Ben ilk ifademde doktor Durmuş’un orada olmadığını söylemiştim ama oradaydı. Sonradan hatırladım. Hastaya damar yolu açıldı. Ama hasta dönmedi” dedi.
‘Çocuğu öldür’ lafı sorulduğunda, “Evet çirkin bir cümle”
Tutuklu sanık Hemşire Hasan Basri Gök’ün savunmasındaki pişkinlik ise pes dedirtti.
Hasan Basri Gök, “Bebek sevkleri tıp merkezlerinden, 112’den ya da tanıdık doktorlardan oluyordu. Normalde 20’de bir gelecek hastayı hemen çıkartıyorlardı” dedi. Mahkeme Başkanı’nın, “Aileyi nasıl ikna ediyordunuz?” diye sorması üzerine Gök, “Aileye de ‘112 ile uğraşmayalım sizi bekletir. Bu hastaneye gidelim, yer bulduk’ diyorlardı. Gözümle gördüğüm bir şey yok ama kimse hayrına bir şey yapmıyordu. Bebek başına 5 bin lira alıyordu” yanıtını verdi. Dinleme kayıtlarında yer alan, bir bebeğin ailesinden para alınmasına ilişkin sözleri sorulan Gök, “Bu bebek tıp merkezinde doğdu. Hastaneye sevki yapıldı. Aileden 38 bin ya da 40 bin lira aldık. 25 bin lira hastaneye verdik. Geri kalan parayı Fırat Sarı aldı. Doğukan ve bana sadece yemek parası verdi. Bu bütün özel hastanelerde dönen bir şey. Hastalar da SGK’dan para almak için normalden daha uzun hastanelerde yatırılıyor” dedi. Mahkeme Başkanı’nın “’Mehtap çocuğu öldür. 50 satürasyonlu bebek mi olur?’ diyorsun. Mehtap da sana, ‘Öldüreceğim de öldürsem de dert’ diyor. Nedir bu konuşma?” diye sorması üzerine ise sanık Gök, “Evet çirkin bir cümle” cevabını verdi. Bebeği görmediğini söyleyerek, “50 satürasyonlu demek bebeğin sürekli kalbinin durup yeniden canlanması demek” diyen sanık Gök’e Mahkeme Başkanı, “Normalde böyle hemen bırakır mısınız bebeğe müdahaleyi” diye sordu. Sanık ise “Normalde böbrekler ve ciğerler iflas edince bırakılır” dedi. Mahkeme Başkanı’nın ölen siyahi bebekle ilgili sorusuna ise Gök, “Öldüğünü fark etmemişler. Zamanında baksalar bebek yaşıyor olurdu” yanıtını verdi. Savcının, “140 bin lira kalp hastasından para alıp âlem yapacağınızı söylüyorsunuz, bu doğru mu?” diye sorduğu Hasan Basri Gök “Kendi aramızda yapılan saçma bir sohbetti, ameliyat olmadı zaten. Biz de almayız” yanıtını verdi.