Gazeteci Fatih Altaylı, sosyal medya kanallarında yayınladığı programda ‘Cumhurbaşkanını hedef alan tehdit içerikli sözler’ söylediği iddiasıyla tutuklandı. Savcılık ifadesinde kendisine yönelik suçlama konusu yapılan videoda kurgu ve çarpıtma yapıldığını savunan Altaylı Cumhurbaşkanına tehdit ya da hakaret kastının olmadığını belirtti.
AK Partili Mücahit Birinci de Altaylı’nın tutuklanmasına karşı çıktı. Birinci daha önce Gezi eylemleri soruşturması kapsamında gözaltına alınan gazeteci İsmail Saymaz’a da destek olmuştu. Saymaz hakkında Gezi dosyasında ev hapsi kararı çıkmıştı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, gazeteci Fatih Altaylı hakkında, 20 Haziran 2025 tarihinde sosyal medya kanallarından paylaştığı programda AK Partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ‘hedef aldığı ve tehdit içerikli sözler yayınladığı’ iddiasıyla, ‘Cumhurbaşkanını tehdit’ suçundan re’sen soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında 21 Haziran Pazar günü akşam saatlerinde gözaltına alınan Altaylı ertesi gün adliyeye sevk edildi. Altaylı’nın savcılıkta verdiği ifade ortaya çıktı.
“Tehdit veya hakaret kastım yok”
Fatih Altaylı savcılık ifadesindeki beyanlar şu şekilde:
“20 Haziran tarihinde yapmış olduğumuz yayında Cumhurbaşkanına karşı herhangi bir tehdit veya hakaret maksadım yoktur. Araştırma şirketinin yapmış olduğu anketlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kaydı hayat şartıyla Cumhurbaşkanlığı yapmasına onay verip vermedikleri yönünde araştırma yapılmış, vatandaşların yüzde 70’i de böyle bir anayasa değişikliğine onay vermeyeceklerini söylemiştir. Yapmış olduğumuz bu yayında da, bu konuyla ilgili Türk halkının Tanzimat’tan bu yana oy kullanarak devlet yönetiminde etkin olmayı sevdiğini, benimsediğini ve herhangi bir kişiye kendi isteği ve denetimi dışında devlette üst düzey görev yapma iznini peşinen vermekten hoşlanmadığını beyan ettim. Türk halkının kendini yönetenlere karşı her zaman eleştirel bir tutum takınabildiğini, padişahlar döneminde dahi padişahların eleştirildiğini, tarihe meraklı entelektüel kimliğim ile ifade ettim. Söylemiş olduğum şeylerin aynıları ya da benzerleri daha önceki tarihlerde, Murat Bardakçı ve Erhan Afyoncu gibi yakın tarihimiz üzerine uzman olan bilim insanları tarafından da defalarca söylenmiştir.”
“Video, tehdit ediyormuşum algısı içine kurgulanmış”

Altaylı ifadesinin devamında da, şu ifadeleri kullandı:
“Burada kesinlikle Cumhurbaşkanına tehdit veya tehdit algısı çıkarılacak beyanım yoktur. Herhangi bir ima dahi yoktur. Olayın bu şekilde anlam bütünlüğü değiştirilerek saptırıldığını, sadece tarihe bilgi vermeye yönelik beyanlarımın bilinçli bir şekilde Cumhurbaşkanını tehdit ediyormuşum gibi yansıtıldığını görmekteyim. Bu algı bozulmasından ve sözlerimin çarpıtılmasından şahsım sorumlu değildir. Zira Sayın savcılık makamına sunmuş olduğum USB içerisinde bulunan suça konu edilen videolar izlendiğinde, yaklaşık 3 dakika olan orijinal video benim açıklama yaptığım ve tarihsel bilgi verdiğim videodur. Diğer yaklaşık 30 saniyelik kısa olan video ise bu videoların kesilerek anlam bütünlüğü oluşturulacak şekilde sanki Cumhurbaşkanını tehdit ediyormuşum algısı yaratmak için kurgulanmış ve kamuoyuna sunulmuş videodur. Orijinal olan video izlendiğinde herhangi bir şekilde Cumhurbaşkanını kastederek halk nazarında tehditvari bir konuşma yapmadığım, konuşmanın tamamen tarihsel olduğu açıkça görülecektir. 45 yıllık meslek hayatım boyunca sayısız televizyon programına katıldım ve köşe yazıları yazdım. Bunların herhangi birisinde bırakın Cumhurbaşkanını, herhangi bir vatandaşı dahi tehdit etmişliğim yoktur. Bu suçlamalarla daha önce herhangi bir adli soruşturma ya da kovuşturma dahi geçirmedim. Burada kesinlikle tehdit maksadım yoktur, şahsen tanımış olduğum Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik eleştiri hakkımı kullandım, tehdit benim asla yaptığım bir şey değildir. Ayrıca savcılık sevk evrakında TCK 310/2 maddesi uyarınca suçlandığımı gördüm. Ancak bu suçun oluşabilmesi için fiili bir hareket gerekliliği açıkça belirtilmiştir. Bu nedenle sadece sözlerimden dolayı, suçun maddi unsurları oluşmamıştır.”
İsmail Saymaz’dan sonra Fatih Altaylı’ya da destek çıktı

AK Partili Mücahit Birinci de X hesabından Altaylı’ya destek açıklaması yaptı. Altaylı’nın tutuklanmaması gerektiğini ifade eden Birinci’nin paylaşımı şöyle:
“Mevzuya bakış açımı müsaadenizle daha da açayım, zira artık Fatih Altaylı’yla ilgili tutuklama kararı serdedildi:
1- Altaylı ile meselelere bakışım, büyük oranda, 180 derece farklıdır.
2- 28 Şubat Altay’lısına hala öfkeliyim.
3- Beyan ve sözlerine büyük oranda mesafeliyim. Kendisini de şahsen hiç tanımam.
4- Ancak, hukuki tasarrufların, özellikle hukukçular tarafından, hukuk ve kanun ne ise ona göre ele alınması gerektiğine inancım tamdır.
“Nasıl ki Ekrem İmamoğlu tutuklaması isabetlidir diyorsam…”
5- Nasıl ki, Ekrem İmamoğlu tutuklaması isabetlidir diyorsam, terör soruşturmasından o gerekçe ile tutuklama yapılmaması hatalıdır diyorsam, şimdi de, Altaylı’nın tutuklama gerekçeleri isabetsizdir yorumunu hukukçu olarak yapıyorum. Zira hukuki yorum serdederken, ismin benim için önemi yoktur.
6- Siyaseten elli bin şey söyleyebilirim. Söyledim de… Susan biri değilim. 28 Şubattaki “gammaz yazıları” hala aklımda. Ancak şu an mesele hukuk.
7- Biz bu insanları siyaseten veya fikirle yenebiliriz, fikirlerine fikir ile cevap veririz. Fikri yoksa dalga da geçebiliriz. Hangi dilden anlarsa konuşuruz. Bunlarda sorun yoktur. Ancak hukuki yaptırım işi farklıdır. Yargı, siyaset etmenin sahasını daraltmak için kullanılan bir manivela olmamalıdır.
“TCK 310/2 bu olaya uygulanabilir değildir”
8- Gelelim hukuki tavsifimin daha kapsamlı tekrarına:
TCK 310 açık. Bu maddenin tatbiki için “fiili saldırı” olması gerekir. Bu durumda, TCK 310/2 bu olaya uygulanabilir değildir.
TCK m 106 kapsamında, tehdit suçunun cezası 6 aydan 2 yıla kadar hapistir. “Kamu görevlisini tehdit” suçun nitelikli hallerinden değildir.
Neticeten, Altaylı’nın ika etmiş olduğu iddia edilen fiil, CMK m 100/4’e göre “üst sınırı 2 yılın üzerinde hapis cezası gerektiren bir suç olmadığı” için tutuklama yasağı mevcuttur.
Dolayısıyla suçu işleyip işlemediği noktasında yorum dahi yapmadan, tutuklama tedbirinin mevcut durumda isabetsiz olduğu kanaatimi açık bir şekilde beyan ediyorum.
9- Siyasi kimliğimle öfkeli olduğum bir şahsa karşı, hukukçu kimliğimle yukarıdaki yorumu yapabiliyor olmamı iyi anlamak lazımdır.
Zira ben hukukun, her kesime, siyasi görüşü ne olursa olsun her vatandaşa lazım olduğuna inanmaktayım.
Saygılarımla…”