İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ve yönetim kurulu üyeleri, başlatılan terör soruşturması kapsamında ifade verdi. TBB Başkanı Erinç Sağkan, soruşturmaya tepki göstererek, “Tarih önünde kimin mahkum olacağını hep birlikte göreceğiz” diye konuştu.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul Baro Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyeleri hakkında, gazeteci Nazım Daştan ve Cihan Bilgin‘in Suriye’de öldürülmesinin ardından yaptığı açıklama gerekçesiyle soruşturma açtı. “Terör örgütü propagandası yapmak” ve “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” suçlarından re’sen başlatılan soruşturma kapsamında baronun yönetim kurulu üyeleri bugün Çağlayan Adliyesi’ne geldi.
31 Baro başkanı destek için adliyede
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan başta olmak üzere Adıyaman, Amasya, Ankara, Antalya, Artvin, Aydın, Balıkesir, Bursa, Çanakkale, Denizli, Diyarbakır, Eskişehir, Gaziantep, Hatay, İstanbul, İzmir, Kastamonu, Kocaeli, Kırklareli, Ordu, Manisa, Mardin, Muş, Sakarya, Siirt, Urfa, Şırnak, Tekirdağ, Van, Yalova ve Zonguldak Baro Başkanları da İstanbul Barosu’na destek için adliyeye geldi.
“Baromuzun yanında savunma mesleğini savunmak için buradayız.”
İfade öncesi basın açıklaması yapan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, şunları söyledi:
Burada defalarca Türkiye’de yaşanan hukuksuzlara karşı mağdurun yanında onların ses telleri olmak için bir arada bulunduk. Çağlayan Adliyesi önünde bu kaçıncı açıklama hatırlayamıyorum. Sesi kısılanların ses telleri olduk. Basın hürriyeti kısıtlandığında, yurttaşların haber alma hakkını savunduk. Hep savunma tarafında yer aldık. Bugün de 147 yıldır bu topraklarda hakkın, hukukun, adaletin sesi olan İstanbul Baromuzun başkanı ve yönetim kurulu üyeleri hakkında başlatılan hukuka tamamen aykırı, ifade hürriyetini kısıtlayıcı şekilde yapılan bu soruşturmaya karşı Baromuzun yanında savunma mesleğini savunmak için buradayız.
“Aslında bugün İstanbul Barosu’nu savunmak için burada değiliz.”
Aynı basın özgürlüğünü savunurken, basın emekçilerinin haber verme hakkını savunurken yurttaşların da haber alma hakkını savunduğumuz gibi. Aslında bugün İstanbul Barosu’nu savunmak için burada değiliz. İstanbul Barosu’nu savunurken aynı zamanda bu topraklarda her bir yurttaşımızın en temel hak ve özgürlüklerini savunmak için buradayız. 147 yıldır İstanbul Barosu bunu yapıyor. Yurttaşlarımızın temel hak ve özgürlüklerini savunuyor. Cumhuriyetimizin kurucu değerlerini savunuyor. Laikliği, demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü savunuyor. İşte bugün o ses susturulmaya çalışılıyor. Onun için buradayız. İstanbul Barosu’nu savunurken, 85 milyonun temel hak ve hürriyetlerini savunmak için buradayız.
“147 yıldır bu Baro susmadı, sinmedi, korkmadı”
Bugüne kadar İstanbul Barosu’na karşı soruşturmalara çok kez karşılaştı. Ne İstanbul Barosu ne hiçbir Baromuz ne 190 bin avukat bu tür savunmalardan çekinmez, korkmaz. Darbeciler zamanında İstanbul Barosu’nun kapısına mühür vurulmaya çalışıldı. İstanbul Barosu’nun yöneticileri yargılanmaya çalışıldı. Ancak tarih önünde kimlerin mahkum olduğunu bugün hep beraber görüyoruz. Bugün yürütülmeye çalışılan soruşturmanın sonucunda da tarih önünde kimlerin mahkum olacağını hep beraber göreceğiz. 147 yıldır bu Baro susmadı, sinmedi, korkmadı. Bu tür soruşturmalarla da ne İstanbul Baromuz ne herhangi bir Baromuz ne de Türkiye Barolar Birliği sinmez, korkmaz, cesaretle hakkı, hukuku, adaleti savunmaya devam eder.
“İstanbul Barosu Yönetim Kurulu, kamuoyunun önüne atılmak istendi.”
Bugün Baromuz İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bir soruşturma kapsamında Baro Başkanımız ve Yönetim Kurulu Üyelerimiz ifadeye davet edildiler. Sadece usul bakımından bakacak olursak, bu soruşturma süreci ilk anından itibaren Anayasa ve mevzuata aykırı olarak yürütülmekte. Avukatlara özel soruşturma usulü işletilmeden henüz Adalet Bakanlığı’ndan soruşturma izni alınmadan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İstanbul Barosu Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyeleri hakkında soruşturma başlatıldı. Kamuoyu ile paylaşıldı. İstanbul Barosu Yönetim Kurulu, kamuoyunun önüne atılmak istendi. İstanbul Barosu ve Yönetim Kurulu hakkında henüz yasal olarak soruşturma açılmadığı halde başsavcılık tarafından kamuoyu ile paylaşıldı. Üç gün içerisinde yangından mal kaçırırcasına Adalet Bakanlığı tarafından soruşturma izni verildiğini öğrendik. Bugün de ifadeye davet edildi. Bir hukuk kurumu olarak yürütülen usulsüz soruşturmalara meşruiyet kazandırmak gibi bir niyetimiz yok. Bu nedenle burada ifade vermek için hazır bulunmuş değiliz. Biraz sonra sayın savcılara avukatlar hakkındaki özel soruşturmanın nasıl yürütülmesi gerektiğini ve eksikliklerini ortaya koyacağız. Düğmenin ilk baştan yanlış iliklendiği soruşturmaya meşruiyet kazandırmayacağımızı, burada ifade veren şüpheli pozisyonuyla bulunmadığımızı Adalet Bakanlığı’nın 13 No’lu Genelgesi uyarınca genelgeye uygun şekilde sadece beyan vermek üzere burada bulunduğumuzu ifade edeceğiz.
“Tarih önünde kimin mahkum olacağını hep birlikte göreceğiz.”
Usul esastan mukaddemdir. Usul kurallarına uymamak öyle aman ne olacak denilerek geçiştirilecek konular değildir. Usul esastan çok daha önemlidir. O nedenle bugün İstanbul Baromuz ve Yönetim Kurulu Üyeleri ile birlikte sayın savcılara usulü yerine getirmeleri konusundaki beyanlarımızı ileteceğiz. Ancak ilk söylediğimi son söz olarak ifade etmek isterim. Tarih önünde kimin mahkum olacağını hep birlikte göreceğiz. İstanbul Barosu 147 yıldır korkmadı, sinmedi, cesaretle hakkın, hukukun adaletin yanında yer aldı. Bundan sonra da yer almaya devam edecektir.