Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, “Eski ve yeni genel başkanımızın tek yumruk olması lazım. Ben dahil hiçbirimizin siyaset yapmasının anlamı kalmaz” dedi.
CHP Lideri Özgür Özel‘in genel başkan seçildiği kurultayın şaibeli olduğu iddiasıyla süren dava siyasetin gündeminde. CHP’nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu‘nun bu davada çıkacak ‘mutlak butlan‘ kararı ile koltuğuna geri döneceği konuşuluyor.
Kılıçdaroğlu’nun, mutlak butlanı kabul edeceğine dair verdiği mesajlar da bu algıyı güçlendirdi. Kendisiyle görüşen Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, CHP PM Üyesi Engin Özkoç ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın birlik olma, birlik açıklaması yapma yönündeki isteklerini de geri çevirdi.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, o görüşmenin ardından ilk kez konuştu.
Kılıçdaroğlu’nun ‘mutlak butlan’ açıklaması kamuoyunda tepki görürken Yavaş, “birlik” mesajı verdi.
Yavaş açıklamasında, “Bugün öyle bir dönemden geçiyoruz ki, bir ve beraber olmaktan başka ne şansımız var ne de çaremiz” ifadelerini kullandı.
Sadece CHP’nin değil, tüm muhalefetin ortak sorumluluğu olduğunun altını çizen Yavaş, “Eğer birlikte hareket etmezsek, sadece bugünü değil, geleceğimizi de kaybederiz. Hatta torunlarımız dahi bizi affetmez” ifadelerini kullandı.
CHP’li belediyelere yönelik sistematik baskılar olduğunu kaydeden Yavaş, “İktidar uzun bir süredir, partimize ve belediyelerimize yönelik itibarsızlaştırma kampanyası yürütüyor. Bu kampanyayı yürütürken hem tarafsız olması gereken yargıyı, hem tarafsız kalması gereken bürokrasiyi kullanarak partimizi cendereye almaya çalışıyor” dedi.
“Tek yetkili kurum YSK”
Yavaş, CHP’li belediye başkanlarının cezaevinde olduğunu ve ortada bir iddianamenin dahi bulunmadığını belirtti. Kurultaya açılan davaya ilişkin değerlendirmesinde ise şunları kaydetti:
“Bir hukukçu olarak ifade etmem gerekirse bu davaya hukuk içinde bakılırsa buradan iktidarın arzu ettiği sonucu alması mümkün değil. Çünkü tek yetkili anayasal kurum YSK’dır.”
Yavaş, asıl üzüntüsünün “bu beklentinin partimizde bir türbülans ve tartışma yaratmış olması” olduğunu söyledi.
Yavaş, iki temel hedefi olduğunu belirterek açıklamasını şöyle sürdürdü:
“1- Ankaralılara hizmet etmek ve onların güvenini boşa çıkarmamak. 2- Cumhur İttifakı’nın ülkemize dayattığı başkanlık rejimini sona erdirip, ülkemizin yeniden demokratik parlamenter sisteme geçişini sağlamak için bir nefer gibi çalışmak.”
CHP’nin bu süreçte CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile Kılıçdaroğlu’nun“tek yumruk halinde bir ve bütün” durması gerektiğini vurgulayan Mansur Yavaş, son olarak şöyle konuştu:
“Aksi halde ben dâhil hiçbirimizin siyaset yapmasının bir anlamı kalmaz. Benim anlatmak istediğim sadece bundan ibarettir.”
Mansur Yavaş’ın açıklaması şöyle:
Bugün öyle bir dönemden geçiyoruz ki, bir ve beraber olmaktan başka ne şansımız var ne de çaremiz.
Hep söyledim: Bu sadece bizim partimizin meselesi değil, tüm muhalefet partilerinin sorumluluğudur.
Çünkü eğer birlikte hareket etmezsek, sadece bugünü değil, geleceğimizi de kaybederiz.
Hatta torunlarımız dahi bizi affetmez.
İktidar uzun bir süredir, partimize ve belediyelerimize yönelik itibarsızlaştırma kampanyası yürütüyor.
Bu kampanyayı yürütürken hem tarafsız olması gereken yargıyı, hem tarafsız kalması gereken bürokrasiyi kullanarak partimizi cendereye almaya çalışıyor.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız dahil 11 belediye başkanımız cezaevinde. Haklarında hazırlanmış bir iddianame bile yok.
Şimdi hal böyleyken partimizin 38. Olağan Kurultayına yönelik açılmış bir dava var. Bir hukukçu olarak ifade etmem gerekirse bu davaya hukuk içinde bakılırsa buradan iktidarın arzu ettiği sonucu alması mümkün değil. Çünkü tek yetkili anayasal kurum YSK’dır.
Ancak, siyasallaşmış bir yargı düzeninde bir beklenti yaratılmak isteniyor. Benim en çok üzüldüğüm bu beklentinin partimizde bir türbülans ve tartışma yaratmış olması.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olarak benim iki büyük hedefim var.
1- Ankaralıların teveccühüyle geldiğim bu makamda olduğum sürece Ankaralılara hizmet etmek ve onların güvenini boşa çıkarmamak.
2- Cumhur İttifakı’nın ülkemize dayattığı başkanlık rejimini sona erdirip, ülkemizin yeniden demokratik parlamenter sisteme geçişini sağlamak için bir nefer gibi çalışmak.
30 Haziran’daki dava süreciyle ilişkilendirilerek, partililerimizin ya da partili görünen bazı isimlerin mevcut Genel Başkanımız ve önceki Genel Başkanımız etrafında yürüttükleri tartışmaların; ne ülkemizin demokratikleşme ve adalet mücadelesine, ne de yurttaşlarımızın derinleşen yoksulluk sorununa katkı sunması mümkündür.
Üstelik bu tartışmaların, parti kültürümüzle bağdaşmayan bir üslupla ve önceki Genel Başkanımıza yönelik hakarete varan ifadelerle yürütülmesi, asla kabul edilemez.
Ülkemizin sorunlarını ancak ve ancak Cumhuriyet Halk Partisi çözebilir ve bu memleketin CHP’ye ihtiyacı var. Bunun için de iç sorunlarla boğuştuğu izlenimi vermekten kaçınmamız bir gerekliliktir. Bir hafta boyunca süregelen ve Cumhuriyet Halk Partililerin hiç hoşnut olmadığı bu tartışmaların bir şekliyle sonlanması şarttır.
Bu süreçte önceki genel başkanımız, mevcut genel başkanımız ve tüm partililerin tek yumruk halinde bir ve bütün durması en büyük arzumdur, olması gerekendir. Aksi halde ben dâhil hiçbirimizin siyaset yapmasının bir anlamı kalmaz. Benim anlatmak istediğim sadece bundan ibarettir.