Maydonoz Döner zincirine yönelik soruşturmanın ayrıntıları gün yüzüne çıktı. Antalya merkezli 31 ilde düzenlenen “Kıskaç-40” operasyonu kapsamında 353 kişinin gözaltına alındığı büyük operasyonun, restoran zincirinde çalışan ve FETÖ soruşturmasında daha önce ‘etkin pişmanlıktan’ faydalanan R.Ö. isimli çalışanın, CİMER‘e yaptığı şikayet başvurusuyla başladığı ortaya çıktı. Etkin pişmanlıktan faydalandığı için kendisine yüzde 5 hisse payı verilmediğini iddia eden R.Ö.’nin şikayet dilekçesinde şu cümleler yer aldı: “Kamudan atılan, haklarında ihraç olan kişiler 3-4 ay içinde çok hızlı biçimde büyüdü. Yöneticilerin bir bölümü ‘mahrem hizmeti’ görmüştü. Benim üssüm kamudan ihraçtı.”
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 21 Şubat’ta sosyal medya hesabından, Antalya merkezli 31 ilde FETÖ’ye yönelik eş zamanlı düzenlenen Kıskaç-40 operasyonu duyurdu. Yelikaya, Maydonoz döner restoran zinciri üzerinden örgüte finansman sağladığı iddiasıyla aralarında kamu personeli 10 kişinin de bulunduğu 353 şüphelinin yakalandığını açıkladı.
Son bilgilere göre soruşturma kapsamında alınan ifadelerde, örgütün döner restoran zincirinde hisse payı ile ortaklık verdiği kişileri daha önce adli işlem geçirmelerine rağmen özellikle etkin pişmanlıktan faydalanmayan, “FETÖ’ye sadık kişiler”den seçtiği iddia edildi.
FETÖ’den referansı olmayanların işe alınmadığı ileri sürülen zincir döner restoranlarda gayriresmi hissedarların olduğu iddiası suçlama konusu oldu. Döner restoran zincirinde “müdür ya da yönetici olarak çalışabileceği”, “zamanla hissedar olup ekstra para kazanabileceği” vaadiyle işe alınan ancak daha önce FETÖ soruşturması kapsamında etkin pişmanlıktan faydalandığı öğrenilince ortaklık verilmeyen R.Ö’nün savcılıktaki ifadesi dikkati çekti.
Tanık R.Ö ifadesinde, restoran zincirinde, terör örgütü soruşturması kapsamında kamudan ihraç edilenlerin toplantılar yaptığını öne sürerek milyonluk sermaye artışına ilişkin CİMER’e şikayette bulundu.
“Çok hızlı büyüdüler”
Daha önce kamudan ihraç edilen İ.B. ve A.T’nin mağazada resmi olarak ortaklıkları bulunduğunu söyleyen R.Ö, “Bu kişilerin 3-4 aylık süreçte çok hızlı bir şekilde büyümeye gittiklerini gördüm. Haklarında yargılama ve ihraç kaydı olan bu kişilerin bu kadar hızlı bir şekilde nasıl büyüdüklerini bilmiyorum” dedi.
Mahrem iddiası
R.Ö, “mağazada servis elemanı, kurye, dönerci gibi çalışanların örgüt iltisaklarına denk gelmediğini ancak tüm mağazalarda mağaza sorumlularının bir kısmının ‘mahrem hizmet’ görmüş, bir kısmının da KHK’den ihraç kaydı olan kişiler olduğunu” iddialarını dile getirdi.
Restoranda çalışırken, gayrı resmi hissedarların olduğunu fark ettiğini savunan R.Ö, şöyle konuştu:
“Bu hissedarların genellikle ihraç memur, ihraç mahrem yapı öğrencisi gibi şahısların olduğunu gördüm. Bu tarz hissedarlar resmi bir evrakta yoklardı. Benim sorumluluğunu yaptığım mağazada İ.B. ile A.T. resmiyette ortaktı. Mağazada benim üst konumumda bulunan müdür rütbesiyle M.A. ihraç edilmiş kamu personeliydi. Bu kişinin hakkında yürütülen yargılamada etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmadığı için ceza aldığını E.K’den öğrendim
“’Etkin pişmanlıkta bulunmama’ kriteri
Dosyasının Yargıtay’da olduğunu ve bir dönem cezaevinde kaldığını biliyorum. Bir gün mağaza müdürü M.A. ile konuştuğumuzda bana ‘kaç yıl ceza aldığımı’ sordu. Kendisine 1 yıl 6 ay ceza aldığımı belirtince bu tarz bir cezayı nasıl aldığımı, genelde 5 ya da 7 yıl insanların ceza aldığını bana tekrar sordu. Ben kendisine etkin pişmanlık hükümlerinden faydalandığımı o an için söylemedim ancak kendisi benim bu durumda ifade verdiğimi anlamıştı.”
Garson olarak işe başladı,’Hisse vermediler’ diye şikayetçi oldu
R.Ö, kendisini işe alan ortaklardan E.K’nin örgüt üyeliği suçlamasıyla yargılandığını ve yüksek ceza aldığını anlattı.
E.K’nin, kendisinin etkin pişmanlık hükümlerinden faydalandığını bildiğini belirten R.Ö, “Örgütle bağlantısını bildiğim arkadaşımın referansı ile garson olarak işe başladım. Sonrasında üç farklı şubeden sorumlu olarak görevlendirilmiştim. Arkadaşım beni davet ederken yüzde 5 hisse payı ile ortak olabileceğimi belirtmişti ancak etkin pişmanlık hükümlerinden faydalandığım öğrenilince hisse verilmedi, önce baskı kuruldu, sonra da işten çıkarıldım.” dedi.
R.Ö, şunları anlattı: “Bana ciro düşüşü, iş yeri dağınıklığı, uygulama sitelerindeki puan düşüklüğü gibi gerekçelerle mobbing uygulanmaya başlandı. Vadedilen hissedarlıktan da faydalanamadım. Bana hisse verilmeyeceği söylendi. Sonraki bir görüşmede de E.K. bu hususun şaka olduğunu ifade etmişti. Bana verilmesi vadedilen hisse yüzde 5 oranındaydı. Bu hisse karşılığında bir para konuşulmamıştı. Yüzde 5’lik hisse payı verilse dahi gayri resmi bir şekilde olacaktı. Bunun sebebini E.K’ye sorduğumda herkesin güvenilir insan olduğunu, güvenilmeyen hiç kimseye hisse payı verilmediğini söyledi.”
Yüzde 5’lik hissenin üzerinde de kimseye pay verilmediğini E.K’nin beyanıyla öğrendiğini bildiren R.Ö, şu bilgileri verdi:
“Mağaza sorumlularına farklı şubelerde yine yüzde 5’lik paylar verilebiliyordu ancak tek mağazada söz sahipliği artmaması ve idari kontrolün elden çıkmaması için yüzde 5 üzerine pay kesinlikle verilmiyordu. Bu bahsettiğim harici hissedarlıklar tamamıyla güven ilişkisine dayalı gayrı resmi ortaklıklardır. Resmiyette şirket sahibi gözüken kişilerin de FETÖ iltisakları vardır. Dışarıdan bir kişiye hisse ya da franchising açmasına müsaade edilmediğini düşünüyorum.”
102 kişide Bylock’tan işlem görme şüphe gerekçesi
Öte yandan gözaltına alınan şüphelilerden 102’sinin cep telefonlarından, terör örgütü mensuplarının iletişim kurmak için kullandığı ‘ByLock’ uygulamasının tespit edildiği basına yansımıştı.