Yeşilçam’ın ünlü aktrisi Türkan Şoray, İstanbul Kültür Yolu Festivali kapsamında Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’ndeki mahkumlarla buluştu. Ünlü oyuncu, söyleşisinde umut ve gücün önemini vurgularken, geçmişteki deneyimlerinden ve filmlerinden dikkat çeken, ilham veren anılar, anekdotlar paylaştı.
Türk sinemasının “Sultan“ı Türkan Şoray, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen İstanbul Kültür Yolu Festivali kapsamında Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde kadın mahkumlarla bir araya geldi. Kültür ve Turizm Bakanlığı‘nın açıklamasına göre, söyleşiyi Sinema Genel Müdürü Birol Güven’in yönetti.
Türkan Şoray, daha önce cezaevine gerçekleştirdiği ziyaretin kendisi üzerinde derin izler bıraktığını söyleyerek, “Bugün burada sizlerle olmaktan çok mutluyum. Yıllar önce buraya geldiğimde yaşadıklarım beni derinden etkilemişti. Bu nedenle yeniden gelmek istedim,” dedi. Ünlü sanatçı, bir gece önce mahkumları düşünerek yazdığı mektubu da paylaştı ve geçmişte çektiği “Mahpus” filmindeki Ümmühan karakterini anlattı.
“Her zaman bir umut ışığı vardır”
Türkan Şoray, söyleşi sırasında filmlerindeki kadın karakterlerin hep güçlü kaldığını vurgulayarak, “Her zaman bir umut ışığı vardır. O ışığı kaybetmeyin. Zor zamanlardan geçiyor olabilirsiniz ama bu süreçler sizi güçlendirir. Çocuklarınıza nefret değil, sevgi ve umut öğretin. Hayat her zaman değişebilir ve güzelleşebilir, tıpkı Yeşilçam filmlerinde olduğu gibi,” diye konuştu.
Şoray, mahkumların sorularını yanıtlarken hayat tecrübelerini de paylaştı. “Her şeye rağmen kendine güvenmek, zorlukların üstesinden gelebileceğinize inanmak çok önemli,” diyen sanatçı, genç yaşta bunları bilmediğini ama zorluklar karşısında güçlendiğini kaydetti. “Bütün kadınlara tavsiyem, içinizdeki güce güvenin,” diye ekledi.
“Türkan Şoray Kanunları”
Söyleşi sırasında Türkan Şoray’a sinemadaki “öpüşme sahneleri” ile ilgili katı kuralları da soruldu. Şoray, bu konuyla ilgili, “İlk sinemaya başladığım zamanlarda, çok gençken beni öpüştürdüler. Ne olduğunu bilmeden. Seyircimle olan bağım güçlendikten sonra toplumun bunu karşılayacağını bilemedim. Anlaşmalarıma ‘öpüşme sahneleri olmaması’ şartını koydurttum. Bu yıllarca böyle gitti. Hatta alay mevzusu oldu. Filmlerde tam böyle iki aşık öpüşürken kameralar başka yöne çevriliyordu. Televizyonlarda oynayan filmlerde bu tür sahneler artık çok var. İnsanlar yadırgamamaya başladı. Bir dönem geldi, dönem değişti, kadın hakları konuşulmaya başlandı. 1980’lerde bir kadın hareketi geldi Türkiye’ye. Bütün bunlar sinemadaki filmlere yansıdı. Ben de bir dönem sonra baktım ki başka çare yok. Yavaş yavaş gevşettik. Sonra da sinemayı bıraktım zaten” diye anlattı.
Etkinlik sonunda Şoray’a mahkumlar tarafından yapılan özel bir tablo ve masa örtüsü hediye edildi. Etkinliğe katılan müzisyen Sami Çelik de mini bir konser verdi.