21 Aralık 2024, Cumartesi

Güran ailesinin omerta sessizliği: Adi bir cinayet mi suç örgütü eylemi mi?

İlk söyleyeceğim şu; bu yargılama süreci normal değil!

Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi‘nde bugün Narin Güran cinayeti davasında ikinci oturum yapılıyor. Dünkü duruşmada “iştirak halinde çocuğun öldürülmesi” suçundan tutuklu sanıklar anne Yüksel Güran, ağabey Enes Güran, amca Salim Güran ve itirafçı Nevzat Bahtiyar savunma yaptı. Baba Arif Güran’ın müşteki sıfatıyla ifadesi alındı. Bugün ise mahkeme tanıklar dinlenmesine devam ediyor. İki günlük yargılamada gördüğümüz manzara şu, Türkiye bir ‘cinayet’ davası izlemiyor; inkarlar, ‘görmedim, duymadım, bilmiyorum, yapmaz, etmez, hatırlamıyorum’ cevaplarıyla sanki organize suç örgütü eylemi görülen. Aile içinde bir sessizlik yemini sanki edilen…

Dosyanın safahatı nedir, bugüne nasıl gelindi?

21 Ağustos’tan beri Türkiye’nin gündemindeki Narin Güran cinayeti davası 14 sayfadan oluşan iddianameyle, sadece 4 sanığın yargılanmasından ibaret. İlk tutuklanan amca Salim Güran ve itirafçı Nevzat Bahtiyar’ı birer avukat savunurken, anne Yüksel Güran’ı 9 avukat, ağabey Enes Güran’ı 8 avukat savunuyor. İddianamenin kurgusuna bakınca cezaevinden ilk olarak anne ve ağabeyin çıkacağı algısı oluşuyor. Mahkeme başkanı, bu algıyı kıracak bir iyi niyet gösteriyor gibi görünse de yargılamada önüne gelen iddianameyle bağlı.

Dünkü ilk oturumda Nevzat Bahtiyar savunma yaptı ve Narin’in cesedini kendisine Salim Güran’ın verdiğini söyledi ve dolayısıyla cinayeti de onun işlediğine işaret etti. Anne Yüksel Güran, Narin’i kendisinin ve Enes’in öldürmediğini söylerken Salim için ise ‘hatırlamadığı’ şeklinde bir cevap verdi. Katil olarak Nevzat’ı işaret etti. Müşteki babanın, tutuklu sanıklar savunma yaparken daha normal ve sakinken, bugün oğlu Baran Güran’ın tanıklığı sırasında Diyarbakır Barosu adına sorular soran avukata tepki göstermesi, fenalaşması dikkat çekiciydi. Tanıklar ağabey, kuzenler ve yengeler herkes Nevzat bahtiyar dışındaki aile bireyi sanıkları korudu.

Güran ailesinin, Nevzat Bahtiyar’ı suçlarken cinayete dair somut bir gerekçe sunmaması zaten baştan bu iddiayı çürütüyor. Öte yandan Salim Güran’ın, Narin’in kaybolduğu saatlerdeki telefon görüşmeleri, telefon içeriğinden sildiği mesajlar, tüm aile ve akrabaların WhatsApp mesajlarını silmeleri aileyi doğrudan şüpheli yapıyor. Bugüne kadar yaşanan gelişmelerden bütün şüphelerin Güran ailesi fertleri üzerinde yoğunlaştığı kesin.

Sadece aile değil olayı soruşturan birimler de sorunlu

Diğer bir taraftan ise bu cinayette toplumsal bütün husumet aileye yöneltiliyor ve o ailenin yaptıklarına belli bir alan açılmasına neden olan, soruşturmayı yürüten kolluk ve savcılığın rolü görmezden geliniyor. Oysa 8 yaşındaki Narin, 21 Ağustos’ta kayboldu. Aramalar sırasında amcanın, ailenin şüpheli tavırları dikkat çekti. Zaten 10 gün sonra amca Salim Güran tutuklandı. O anda Salim Güran’ın bütün hareketleri izlense, delillere el konulsa yine bir nebze anlaşılabilir. Ama hayır, Salim tutuklandıktan sonra bile ona dair deliller iyi toplanmayıp cesedin bulunması bir hafta sonra oluyor. Oysa Narin’in kaybolduğu akşam amca, Eğertutmaz deresine arabasıyla gitmiş. Buna dair görüntünün ortaya çıkması için neden 1 aydan fazla zamanın geçmesi gerekiyor?

CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun bugün dikkat çektiği “Soruşturma makamları, şüphelilerin delilleri karartmasına, ortadan kaldırmasına izin verdi” tespiti de tüm bu sıkıntılara işaret ediyor.

Nevzat Bahtiyar’ın Narin’in kaybolduğu gün kırmızı Şahin marka arabasıyla Eğertutmaz deresine gittiği yine askeri bölge kamerasınca görüntülenmiş. Bu kayıtlar uzun zaman sonra çıkıyor. Bu durum sadece jandarmanın beceriksizliği ile açıklanacak gibi de değil. Amcayı şüpheli buldukları anda bile bütün hareketlerini geçmişe dönük inceleseler ceset hemen bulunurdu. Ama ceset 19 gün sonra pazar sabahı bir anda derede bulundu. Delil bütünlüğü de artık iyice bozulmuştu. Adli Tıp raporları bunu diyor.

 Soruşturma dosyası niye ayrıldı?

Soruşturmada Nevzat Bahtiyar’ın ‘itiraf’ niteliğindeki ifadesinden sonra mercek Güran ailesine çevrildi. Devamında aile bireyleri dahil 12 şüpheli tutuklandı. Ama bu evrede de savcılık yine ilginç bir karar alarak cinayetle suçlanan anne, ağabey, amca ve itirafçı Bahtiyar’ın dosyasını ayırıp hızlıca bir iddianame yazdı. 2 aylık süreç, tartışmalar, soru işaretleri Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 14 sayfalık iddianameye sığdırıldı. Ancak diğer tutuklu kuzenler, çalışanlar ve yengelerden oluşan 8 kişilik dosya ayrıldı. İddianamede bunun gerekçesi şöyle anlatılıyor: “Tüm soruşturma işlemlerinin Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2024/46201 Soruşturma sayılı dosyası üzerinden yürütüldüğü, ancak bu aşamada şüpheliler Salim Güran, Nevzat Bahtiyar, Enes Güran ve Yüksel Güran’ın üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti itibariyle ağır ceza mahkemesinin görev alanında bulunması, ana soruşturma dosyası üzerinde bir kısım şüpheliler ile ilgili soruşturma işlemlerinin devam etmesi hususları dikkate alındığında şüpheliler açısından dosyanın sürüncemede kalmaması açısından dosyamız şüphelileri hakkında tefrik kararı verildiği”.

Sanki dosya bir an önce kapatılmak mı isteniyor?

Bu durum da büyük bir soru işareti. Çünkü bu dosyada ana suç cinayet ve o suça ilişkin delil karartma, kolluğu yanlış yönlendirmeler de bu ana suçla bağlantılı. Davaya bugün tanık olarak getirilen aslında tutuklu olan isimlerin sanık olarak o dosyada olması delil bütünlüğü, kanaat oluşturma anlamında önemli. İki dosyayı birbirinden ayırmak delil bütünlüğünü bozabileceği gibi, mahkemede kanaat oluşturma konusunda da eksikliklere neden olabilir. Bir de mahkemedeki yüzleşmeler, savunmalar sırasında aile bireylerinin sırları açık etme ihtimali yüksektir. Ama bu yapılmıyor.

 Ve yargılama aşaması

Dört tutuklu sanık savunma yaptı. Nevzat Bahtiyar dışında hiçbiri cinayete dair konuşmadı sadece suçlamayı inkar etti. Mahkeme başkanı ile tutuklu anne Yüksel Güran arasındaki şu diyalog iki günlük davanın özeti:

Mahkeme Başkanı: “Yani Narin’i sen öldürmedin mi?”

Yüksel Güran: “Yemin ederim öldürmedim, ben kızımı nasıl öldüreyim.”

Mahkeme Başkanı: “Salim mi öldürdü?”

Yüksel Güran: “Hiç aklıma gelmedi.”

Mahkeme Başkanı: “Nevzat mı öldürdü?”

Yüksel Güran: “Belli olmuyor mu?”

 Ailenin tavrı şu olabilir, zaten ölen ölmüş, aile bireylerini kurtaralım, hapiste yıllarca kalmasınlar. Ataerkil, kapalı toplumlarda bir kız çocuğu feda edilebilir. Niye edilmesin!

Ancak süreç niye böyle işliyor? Güran ailesinin özeliği ne? Nevzat Bahtiyar bir taraftan Salim Güran’ı işaret ederken neden aynı zamanda aileyi koruyor? Hakim, ‘annesi ile amcası arasında ilişki olup olmadığı’nı sorduğu için tepki gösteren tutuklu Enes Güran’dan niye özür diliyor? Buradaki insanlar mesela gazetecilik yaptığı için sanık değil orada. Vahşice işlenmiş bir çocuk cinayeti var ortada. Saklanan sırlar var. Ağız birliği etmiş bir aile var. Müdahil Diyarbakır Barosu adına soru soran avukata ‘Neyin peşindesin?’ tepkisi var…

Türkiye kamuoyunun mahkemeden beklediği hızlı yargılama değil.  Hakikatin ortaya çıkması. Narin için adalet sağlanması.

Güran ailesinin omerta sessizliği hayra yorulamaz!

Ama bugün görünen o ki, bu dört sanığa ilk aşamada ceza verilecek. Kamuoyunun gazı alınacak. Davada dikkatler azalacak. Daha sonraki istinaf Yargıtay gibi aşamalarda delil yetersizliğinden, ‘şüpheden sanık yararlanır ilkesi’nden bu sanıklar faydalanacak. Böyle bir imaj çiziyor yargının gidişişatı. Sanki bir üst akıl aileyi yönlendiriyor. Umarız öyle değildir. Yoksa Güran ailesinin bu ‘omerta sessizliği’ni hayra yormak mümkün değil.

Köşe Yazıları

tümü

Gündem