“Dünya bizden öldürülürken uslu kurbanlar olmamızı, sesimizi çıkarmadan katledilmemizi mi bekliyor?” sözü Hamas’ın yeni lideri Yahya Sinwar’a ait. İsmail Haniye‘nin İran’ın başkenti Tahran’da suikast sonucu öldürülmesinin ardından Hamas’ın yeni lideri olan Sinwar’ı öne çıkaran iki önemli özelliği var: İsrail’e düzenlenen 7 Ekim saldırısının mimarlarından olması ve yıllarca İsrail hapishanelerinde kalması. Bu durum Sinwar’ı sertlik yanlısı kanadın en önemli temsilcisi haline getirdi.
Hamas’ın yeni siyasi şefi ve 7 Ekim’de Hamas öncülüğünde İsrail’e düzenlenen saldırının mimarlarından olan Yahya Sinwar, Hamas’ın etkili liderlerinden biri olarak biliniyor. Çok ön plana çıkmamasına, çoğunlukla Gazze’nin altındaki tünellerde gizli kalmasına rağmen büyük bir güce ulaştı.
1962’de Gazze’de dünyaya geldi
Yahya Sinwar 1962 yılında Gazze’de, yüz binlerce Filistinliyle birlikte evlerini terk eden bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi.
1987’de Hamas’a katılmasından sonra Hamas’ın kurucusu Şeyh Ahmed Yasin tarafından El Mecd olarak bilinen bir iç güvenlik biriminin başına getirilen Sinwar’ın görevi, İslami ahlak yasalarını ihlal ettiğinden ya da işgalcilerle işbirliği yaptığından şüphelenilen kişileri bulup cezalandırmaktı. Ayrıca daha sonra Hamas’ın askeri kanadı olan Kassam Tugayları’na dönüşen İsrail’e karşı savaş başlatmak üzere bir ağ kurulmasına da yardımcı oldu.
İsrail hapishanesinde İbranice öğrendi, İsrail kültürüne çalıştı
İsrail mahkeme evraklarına göre Sinwar, 1988 yılında dinden dönmekle ya da İsrail ile işbirliği yapmakla suçladığı dört Filistinliyi öldürdüğü için hapse atıldı. Dört kez ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırıldı. Yirmi yıldan fazla bir süreyi İsrail’de hapishanede geçiren Sinwar, burada İbranice öğrendi ve İsrail kültürü ve toplumuna dair bilgiler edindi.
Hapisteyken Sinwar çevrimiçi bir üniversite programından yararlanarak İsrail’in iç güvenlik teşkilatı Şin Bet’in eski başkanları tarafından yazılmış on binlerce sayfalık kaçak İbranice otobiyografileri Arapçaya çevirdi.
Sinwar’ı gözaltındayken tedavi eden ve onunla kişisel bir bağ kuran İsrailli diş hekimi Yuval Bitton, Sinwar’ın çevrilen sayfaları gizlice paylaştığını, böylece mahkumların, teşkilatın taktiklerini inceleyebildiğini belirtti. Dr. Bitton, Sinwar’ın kendisini “Yahudi halkının uzmanı” olarak tanımlamaktan hoşlandığını aktardı.
Kuran’ı ezbere bilen ve örgütünün yönetim doktrinlerini soğukkanlılıkla ortaya koyduğu bilinen Sinwar’ın motivasyonunun siyasi olmaktan çok dini olduğu bir çok yerde vurgulandı. Sinwar, hapishanede geçirdiği süre boyunca kendi hayatını anlatan “Diken ve Karanfil” adlı bir roman da kaleme aldı. Kitapta Ahmed adında Gazzeli bir çocuk, 1967 Arap-İsrail savaşı sırasında saklandığı yerden çıkarak İsrail işgali altındaki bir hayata adım atar. Ahmed’in arkadaşları ve ailesi işgalcilere ve düşmanla işbirliği yapanlara saldırır. Kitap boyunca direnişin gerektirdiği bitmek bilmeyen fedakârlık teması işlenmektedir.
Sinwar, birkaç kere hapishaneden kaçmaya çalıştı
Sinwar birkaç kez İsrail hapishanesinden kaçmaya çalıştı. Bir defasında hapishanenin altından tünel kazmak ve ziyaretçi merkezinden çıkmak umuduyla hücresinin zemininde bir delik açtı. Dışarıdaki Hamas liderleriyle İsrail’e karşı eyleme geçmenin yollarını buldu, hapishaneye cep telefonu sokmayı başardı ve Filistinli mahkumlarla takas etmek için İsrail askerlerini kaçırmanın yollarını bulmak da dahil olmak üzere mesajları dışarı taşımak için avukatları ve ziyaretçileri kullandığı bilgileri basına yansıdı.
Rehine takası yöntemiyle hapisten tutuklu kurtarma taktiğini benimsedi
Hapishane günleri 2011 yılında bir esir takasıyla sona erdi. İsrail hapishanesinden serbest bırakıldığında Sinwar, İsrail askerlerini kaçırmanın, yıllar süren başarısız müzakereler yerine İsrail tarafından hapsedilen Filistinlileri serbest bırakmak için kanıtlanmış en iyi taktik olduğunu söyledi. Sinwar, “Bir mahkum için bir İsrail askerinin yakalanması evrendeki en iyi haberdir, çünkü kendisi için bir umut ışığı açıldığını bilir” demişti.
Sinwar hapisten çıktıktan sonra evlendi ve çocuk sahibi oldu. Ailesi hakkında kamuoyunda çok az şey biliniyor ancak, “Oğlumun ilk söylediği kelimeler ‘baba’, ‘anne’ ve ‘drone’ oldu” diye anlatmıştı.
Sinwar’ın sert tutumu çatışmalar için kaygı verici
Sinwar’ın bu geçmişi ve sert tutumu, İsrail ile Gazze’deki çatışmaları sona erdirecek ve Hamas’ın elindeki rehineleri serbest bıraktıracak bir ateşkes anlaşmasına varmaya istekli olmayacağına işaret ediyor.
Nitekim İsrailli ve ABD’li istihbarat yetkilileri, Sinwar’ın stratejisinin Gazze’deki savaşı İsrail’in uluslararası itibarını zedeleyecek ve birincil müttefiki ABD ile ilişkilerine zarar verecek kadar uzun süre devam ettirmek olduğunu söylüyor.
Bu ateşkes görüşmeleri için ne anlama geliyor?
Savaş başladığından beri ateşkes görüşmelerinin çoğu Mısır ve Katar’da gerçekleşti. Ancak Sinwar, Gazze’de kaldığı yerden bile liderlik rolünü devam ettirdi. Görüşmeler hakkında bilgi sahibi olan yetkililere göre, görüşmeler boyunca Hamas’ın müzakerecileri herhangi bir taviz vermeden önce Sinwar’ın onayını almak zorunda kaldı.
Hamas yetkilileri daha önce Sinwar’ın grubun kararlarında son söz sahibi olmadığı konusunda ısrar etseler de hem müttefiklerine hem de düşmanlarına göre Gazze’deki liderlik rolü ve güçlü kişiliği ona Hamas’ın işleyişinde büyük bir önem kazandırıyor.