Cübbeli Ahmet Hoca, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli‘nin Abdullah Öcalan çağrısına verdiği tepkiden geri adım atmasının sebebinin Alaattin Çakıcı olmadığını savundu. Bahçeli’ye destek mesajı yayınlayan Ahmet Mahmut Ünlü, “Alaattin Çakıcı ile görüştükten sonra geri adım attı” iddialarını yalanlayarak, “Biz Alaattin Ağabey ile rabıta meselelerini konuştuk” dedi.
İsmailağa tarikatı hocalarından “Cübbeli Ahmet” lakaplı Ahmet Mahmut Ünlü, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin PKK lideri Abdullah Öcalan’la ilgili “Şayet tecrit kalkarsa teröristbaşı TBMM’de konuşabilir” çıkışını eleştirdi. Ünlü, “Türkiye bir delikten üçüncü kere ısırılarak, Amerika’nın ‘Apo’nun affı’ projesine kanarsa bölünme kaçınılmaz olur” ifadelerini kullandı. Ünlü, “Önce ‘Son teröriste kadar öldüreceğim’ dedin, şimdi ilk teröriste ‘Gel de başıma geç’ diyorsun. Herkes haddini bilecek. Kimsenin memleketinin dinamikleriyle oynamaya haddi yok” diye tepki gösterdi.
Ancak bu tavır uzun sürmedi.
Önce videoyu kaldırdı, sonra destek mesajı yayımladı
Bahçeli’ye yönelik ağır eleştirisi tartışmalara neden olan Ünlü, suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı ile görüşmesinin ardından, söz konusu videoyu Youtube hesabından kaldırdı. Video, Bahçeli’ye yönelik sözlerin kesilmesinin ardından yeniden yayına verildi. Ardından Ahmet Mahmut Ünlü, Bahçeli’yi öven bir açıklama yaptı.
Ünlü, sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımında şunları söyledi:
“Gelinen noktada şu gerçek ortaya çıkmıştır ki; Kandil’den Cemil Bayık ve adamlarından gelen açıklamalardan anlaşılan odur ki; Kandil Abdullah Öcalan’ı hiç adam yerine koymuyor ve onun hiçbir etkisi olmadığını açıklıyor.
Böylece Devlet Beyefendi’nin: ‘PKK’nın arkasında Siyonist Yahudiler ve Amerikalılar var’ sözünün doğruluğu ortaya çıkmış oluyor.
Demek ki Devlet Bey, Apo’nun güçsüzlüğünü ve Kandil’in direk Siyonizme bağlı olduğunu ifade etmek için bu açıklamaları yapmış.
Allâh-u Teâlâ, devletimizi, milletimizi ve İslam dünyasını bütün dâhilî ve hârici tehlikelerden muhafaza buyursun. Amin!”
İddiaları yalanladı
Ahmet Mahmut Ünlü’nün sözlerinden geri adım atarak Bahçeli’ye destek mesajı yayımlaması, “Alaattin Çakıcı ile görüştükten sonra geri adım attı” yorumlarını da beraberinde getirdi. Ünlü, iddiaları yalanlayarak, “Biz Alaattin Ağabey ile rabıta meselelerini konuştuk” dedi.
Ünlü, katıldığı bir Youtube yayınında şunları kaydetti:
“Görüştüm diye tweet atacak halim yoktu”
“Alaattin abi ile şimdi, bu zaten planlı bir görüşmeydi. He, tamam. Alaattin abinin benim babası babamın dostu idi. Alaattin abinin amcası vardı, yakın akrabaları. Necati Çakıcı. Ondan sonra Mahmut Efendi Hazretlerinin ihvanı idi. Sonra onu komünistler öldürdüler. Eee, yani 80’ler olaylarında, sağ-sol olaylarında vesaire. Dolayısıyla Mahmut Efendi Hazretlerini seven, sonra ben telefonlarla görüştüğüm, hapisten çıktığında geçmiş olsun ziyaretlerinde vesaire vesilelerle bayram selamlaşmasıyla görüştüm biri. Yeni görüştüğüm biri değil bir defa. Ama ben şimdi, ben hala daha ziyaret edemedim. Görüştüm diye tweet atacak halim yoktu yani…
“Alaattin Çakıcı mütefekkir”
Böyle bir hukukumuz vardı mı? Vardı. Sonra birkaç kere yine ben, başka saiklerle, dini saiklerle, dini birtakım olaylardan dolayı İslami faydalı olacağına inandığım önemli bazı olaylardan dolayı bazı istişareler için gitmek üzere randevu aldık. Birinde o hastaneye kalkmış oldu. O çağırdı biz İstanbul’da bulunmadık. Yani böyle birkaç şeyimiz oldu. Bu birkaç senede konu. Bu geçen yaz Ağustos’ta, o Marmaris’te teknede imiş. Yine yandan birileri beni aradı. Tanışlarımız varmış ziyaret falan. Görüntülü. Bir saate yakın konuştuk. Muhittin Arabi’den onun çok kültürü var. 50 sene kitap okumuş, 20 sene yurt dışında, 30 sene yurt içinde hapiste. Çok kültürü. Yani şu anda mütefekkir, mütefekkir değilim diyor da, mütefekkir, öyle bir şeyler biliyor ki kitaplardan okuduğu da kafasına almış. Reşit Rıza’dan bugün onları konuştuk. Allah bozukluğundan Mustafa İslamoğlu’nun , Sünnet düşünce bid’at eli olduğunu vesaire. İsimleri Hayrettin Karaman’dan, Mehmet Görmez’inden, ne konuştuk yani?
Ben nerede olursam olalım ortam, benim ilgi alanımla ilgili olur. Ha, karşı tarafta bir şey anlatıyorsa tabii ki dinlerim, saygıyla. Herkesi dinlerim ben. Ama mevzu en nihayetinde Nasrettin Hoca gibi tepsiyi çeviririm, yine önüme getiriyorum baklavayı ben.
“Türkiye’nin meseleleri de görüşüldü”
Ben her gittiğim yerde işe bakıyorum. Dolayısıyla o da kültürü bir insan. Bunlar bu gibi konular konuşuldu diyelim. Burada ben dedim Marmaris’e gelemem. Ben orada Muğla’da bir yere gelmiş gitmiştim. Baktım, gel dedi yerde üç saat var, yolda falan, gece vaktiydi. Görüntülü konuştuk. Fakat ben de iki gün mü, iki gün üç gün sonra buraya döneceğim, sohbete yetişecektim. O kaldığım yerden dedim ki, ben şu anda gelemem, siz İstanbul’da döndüğünüzde görüşelim. Böyle miatlaştık. Ondan sonra da bu sözleşmemiz neticesinde bugüne kadar ettik. Bugüne kadar ettik. Ve bu meselelerden evvel, onu beni arayıp müsait olduğunu diyecek görüşelim diyecek. Biz de müsaitsek tabii şimdi biz de İstanbul dışında idi yok şuraya gidiyoruz buraya gidiyoruz. Bu programımızda sözümüze çatıyor. Ha şimdi bu saat olsa nasıl görüşecek? Yani mesela burada program sözümüz var, bizim de devamlı programda olan bir insanız yani. Bu uygun düştü. Uygun düştü.
Selahattin Yılmaz kardeşimiz var, onunla da tanıştığımız görüşmemiz var. Kendisi zaten o da aileyi görüşüyoruz, hanımlar görüşüyor falan. Bu noktada o kendisi geldi aldı. Görüşüldü. Tabii Türkiye’nin meseleleri gündemi günceli görüşüldü.
“Rabıta meselelerini konuştuk”
Ben şimdi diyor ki Allah’tan başkasından…., ha dolayısıyla Alaattin Çakıcı abimizle ilgili meselelerde, biz rabıta meselelerini de konuştuk. Çünkü rabıta meselesi, İsmail Ağa’nın meselesi değil, Türkiye’nin bekası sorunudur, devlet sorunudur. Ben bunu yeni söylüyorum. Ben bunu ne zaman söylemiştim kürsülerde?
Rabıta ile robotlaştırılır, robotlaştırınca kaç tane daha FETÖ çıkarılır.. Bunları söyledim mi ben? Söyledim. Ben aynı görüşteyim. Ben bunu devletin en yüksek ricaliyle de rabıta konuştum. Dolayısıyla dakikalarca böyle 20 dakika, 30 dakika bazı bir saat, bu konu devlet sorunudur, bu rabıta konusunu, Efendi Hazretlerinin vasiyetini tahkiki ve gerçekleştirilmesi burada devlete de alâkadar eder. Ne bakımdan? Burada koca bir yol bozuluyor. Bozulduktan sonra vatana, millete, devlete, hükümet projesine karşı Sur içinin muhafazanın şeyinden çıkart tam tersine Sur içini satışa döner. Rabıta bozulunca. Dolayısıyla bizim nerede olursak olalım gündemimiz, dinimiz, şeriatımız, tarikatımız, marifetlerimiz, hakikatimiz budur.”