Terör devri ‘kapandı’ demekle kapanmaz. Bu söylemi Erdoğan, ‘pazarlık olmadan PKK beyan etti’ diye söylüyor, umarım yanılmaz.! Ama “Cumhur İttifakı’nın gücü, dayanışması, ülkenin sorunlarını çözme iradesi ve siyaset üretme kabiliyeti, ‘Terörsüz Türkiye’ süreciyle bir kez daha tebellür etmiştir.” diyerek siyasette propaganda olarak kullanıyor olması da isabetli değildir. Sanki 23 yıldır kendi sorumluluğunda değilmiş gibi bugün bir zafer edasıyla siyaseten pazarlaması güçlü bir eleştiri alacaktır. Arada anlaşma olmadığına “yemin et” diyeceğim de mecliste ettiği yemini hatırlayıp vazgeçiyorum. “40 yıl sonra terörü bitirme işini çözerse Erdoğan çözer” söylemine de takıldım. Bununla ilgili de iki cümle kurmak istedim. Güvenlik güçlerimizin 40 yıllık kutsal mücadelesi kanlı terör örgütünün hakaret dolu paçavra bildirisine kurban edilmemeli. Bu paçavra bildiriye istinaden terörün bittiği söyleniyorsa, ben olsam “bitirdim” demeyi zül sayardım.
Terörsüzlük iyidir. Kimse karşı çıkmaz, çıkamaz da. Bir terör örgütünün illegal toplanıp karar alması takibe alınmalı, bunun üzerine hesap yapılmamalıdır. İktidar bu iş de bir pazarlığın olmadığını beyan ediyor. Bizde buna inanmak istiyoruz. Ancak TÜİK misali ve iktidarın düne kadar olan söylem ve icraatlarına baktığım zaman maalesef inanamıyorum. Terör örgütünde Bahçeli aşkı var da, hatırlı bir isim de, bir parmak şaklatmasıyla bu süreci başlattığını düşünenlerden değilim. Bu örgüt anlaşma olmadan feshettik, silah bıraktık diyorsa neden ardı ardına taleplerde bulunmaya başladı? İstek söylemlerini incelerseniz sanki “bunları yerine getirmezseniz örgütü tekrar devreye alır dağa çıkarız” gibi bir algı içindeler. Düz mantık yaklaşımıyla sürece bakıldığında sanki illegal katil bir örgütün doğru söylediğini gösteriyor. 7 ay önce “YENİ BİR AÇILIM MI?” başlığı altında (Yeni bir açılım mı? haberi – Kürsü TV – kursutv.com) muhtelif anlaşma maddeleri üzerine bir alan çalışması yazımı yayınlamıştım. Bugün o şartlarla PKK ve sevicilerinin taleplerini karşılaştırdığımda gidiş, maalesef haklılığımı çıkardı.
Davulu çalan biz, oynayıp bayram edenler onlar
Yine kongre sonuç illegal bildirisinde baştan sona örgütün zafere giden yolu nasıl aştığı, nasıl mücadele ettiğini ve dünyanın imrendiği Türkiye Devlet kuruluşunun ne kadar hizipçe olduğunu yazdılar. Bu yola çıkışlarının “Lozan’da” devlet kurma veya ortak devlet oluşturma beklentisindeki Kürtlere, antlaşmaya imza atanların kazık attıklarını anlatarak tabanlarına inandırdılar.
Benim önemli olarak gördüğüm ve bizim sürece verdiğimiz sanal değer karşısında Kuzey Suriye’de Rojova’yı ilan etmeye hazırlanmış, ABD tarafından da “General Abdi” olarak ciddiye alınmış bir başka terör örgüt kolu yapılanmasının başındaki şahsın yazılı açıklamasıdır. Bu açıklamada açıkça “PKK’nın yenilgiye uğradığı bir dönemde Ortadoğu’da tarihi bir rol oynadı” açıklamasıdır. Bu açıklama Türk Kamuoyunun gözünden kaçtığını düşünüyorum. Bu sürecin ne anlama geldiği ve hangi şartlarda nasıl evrileceği açısından önemlidir.
Ekim 2024’de PKK’ya yakın bir yazarın verdiği röportajda “Türkiye’nin tüm Kürtlerle bir ittifak yapıp, sadece PKK sorunu çözülmeyeceğini, hükümetin 15-16 aydan beri bu projeye hazırlandığı, anayasada bazı önemli değişiklikler yapılacağını, örgütün silah bırakarak 5 yıllık bir sürede bu projenin hedefine ulaşacağını, bu süreç zarfında Diaspora Kürtleri, Kuzeyi, Güneyi, Rojavası, Doğusundaki Kürtlerden oluşan 300 kişilik bir gözlem heyeti kurulacağını söylemişti. Bu proje Bahçeli’nin “Gel Dem Grubuna, örgütü feshettiğini açıkla” demesiyle başlamadığı anlaşılıyor. Meclis ve Türk Halkından saklanmış, paylaşılmamış böyle bir önemli sürecin olası yol kazalarında “proje yapıcı ve uygulayıcıların” yanlarında olacağı rizikosunu hesaplamaları gerekirdi. Demokratik Hukuk Devletlerinde şeffaflık ve hesap verilebilirlik bu gibi konularda önemini daha da artırmaktadır. Ama bu işi bizlere algı yöntemiyle sunma şekline “ben” tarafından geçer not verilmemiştir. Düşünüş ve sunuş biçiminizi hiç beğenmedim.