12 Mart 2025, Çarşamba

Terörsüz Türkiye, Rojava’sız Suriye 

Terörsüz Türkiye, terörün bitmesiyle olur. Terör nasıl biter, sürekliliği nasıl ihdas edilir? Galiba tüm yollar bağımsız bir “Rojava”ya çıkıyor. Türkiye’nin kırmızı çizgisi olan Kuzey Suriye’deki bir Kürt Devlet yapılanması ülkenin güney sınır güvenliği sorunu olmuştur. Bu sorunun kaynağında çözümü ise Suriye’nin toprak bütünlüğünden geçtiği gerçeğinde görülmüş ve saygı duyulmuştur. Ne yazık ki bölge üzerinde emel sahipliği olanlar başta İsrail ve ABD olmak üzere her zaman konuyu sorunlu bir şekilde kaşıyıp, bölgenin kendi çıkarları doğrultusunda yeniden şekillenmesi için her türlü illegaliteye başvurmuş, bunda da başarıya ulaşmışlardır. Esat rejiminin düşmesiyle yerine gelen yeni rejimden de bu güçlerin istek ve arzusu bölge düzeni ve barışı üzerine yol bulamamaktadır. Ne yazık ki Suriye dört parçalı bir yapılanma hedefine hızla gitmekte, yeni sorunların ortaya çıkmasına da engel olamamaktadır. Güneyde Dürziler ve Aleviler, Kuzeyde de Kürtler İsrail’in koruması altına girmeyi deklare etmiş olmaları, yakın gelecekteki sorunların ön göstergesidir. 

Küstahça bir söylem: Bağımsız Kürdistan

Trump’ı Cumhuriyetçi Partisi Kongre Üyesi Brian Mast: “Kürtler (YPG) bir dostumuz olarak Suriye’de Daiş’e karşı kahramanca savaştı. Suriye’de bağımsız bir Kürdistan devletini destekliyorum” demesi bölgedeki ABD niyetinin ne olduğunu net bir şekilde göstermektedir. Yine Mazlum Abdi yönetimindeki Rojava (batı) bölgesinde etkin söylemin 2028’de Suriye Cumhurbaşkanının Mazlum Abdi olacağıdır. Zaten Apo’nun silah bırakma mesajını desteklediklerini ama kendilerinin PKK ile alakalı bir yapı olmadıklarını, mevcut silahlı kuvvetleri olarak da (Türkiye’nin operasyon riskinden kurtulmak için) SuriyeDevlet kuvvetlerine bölgesel güç olarak katılacaklarını beyan etmişlerdir. Ancak bu kıvırmayı fark eden Erdoğan, SDG ve Mazlum Abdi’yi sert bir şekilde uyardı. Bu sürecin takozunun Salih Müslim, Mazlum Abdi ve PYD olduğunu, Kandil ve PJAK’ın zaman konjonktürü gereği Türkiye ile uzlaşı içinde olmasının kendilerine fayda getireceğini anlamış olduklarını açıklıkla beyan etmişlerdir. Samimiyetlerinin ölçülmesinin şu aşamada gereksiz olduğunu düşünenlerdenim. Bizim yakın takibe alacağımız Kuzey Suriye (Rojava) yapılanması ve Suriye Merkezi Hükümetiyle alacağı yeni rolün legalitesi olmalıdır. 

Avrupa Forumu

Barış ve Özgürlük için Avrupa Forumu, Abdullah Öcalan‘ın çağrısına karşı güven verici adımların atılması gerektiğini vurgulayarak, “umut hakkı”nın uygulanması çağrısı yaptı. Türkiye ve Kürdistan’dan çok sayıda akademisyen, gazeteci, yazar, sanatçı ve siyasetçinin yer aldığı Barış ve Özgürlük için Avrupa Forumu (EFFP), Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”na destek verdi. Açıklamada, çağrının 50 yıldır süren terörün sona erdirilmesi için tarihi bir fırsat yarattığı belirtildi. Ak Parti ve MHP’nin içerisinde yer aldığı Cumhur İttifakı’nın “oyalama taktiklerine başvurmadan sorumluluklarını yerine getirmesi” gerektiği vurgulanan açıklamada, “Bu sadece ülkeye fayda sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda otoriterleşme ve anti-demokratik politikalara yönelik daha geniş küresel eğilimin düzeltilmesine de katkıda bulunacaktır.”

Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması için “umut hakkı”nın uygulanması gerektiğine vurgu yapılan açıklamada, “Ayrıca, müzakere süreci şeffaf bir şekilde yürütülmeli, yasal bir çerçeve oluşturulmalı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) müzakereler için birincil platform olarak hizmet etmelidir. Güven artırıcı bir önlem olarak siyasi iktidar, hasta ve yaşlı mahkûmlardan başlamak üzere siyasi tutukluların serbest bırakılmasını sağlayacak yasal reformları acilen hayata geçirmeli. Hükümetin atadığı kayyumları kaldırarak, seçilmiş belediye başkanları göreve getirilmeli. Kürtlere ve muhalif gruplara yönelik askeri ve siyasi baskılara son verilmeli” talepleri sıralandı. 

Kandil 

PKK Yürütme Komitesi: “PKK olarak söz konusu çağrının içeriğine tam uyarak, kendi adımıza eylem çağrısının gereklerine uyacağımızı ve uygulayacağımızı beyan ediyoruz. Bugünden itibaren ateşkes ilan ediyoruz. Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yayınlanan ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’ başlıklı çağrının içeriğine tamamen uyuyoruz takip edeceğimizi ve icra edeceğimizi beyan ediyoruz. PKK olarak söz konusu çağrının içeriğine tam bağlı olarak bağlı kalıyoruz ve kendi adımıza çağrının gereklerine uyduğumuzu ve icra edeceğimizi beyan ediyoruz. Ancak başarı için demokratik siyasi ve hukuki bağlamın da uygun olması gerektiğini vurguluyoruz. Öcalan’ın istediği gibi parti kongresi yapmaya hazırız. Ama bunu başarmak için uygun güvenli bir ortam oluşturulmalı ve Kongre’nin başarısı için Apo lideri bizzat rehberlik etmeli ve öncülük etmelidir. Şimdiye kadar mücadeleyi hatasıyla kusurlarıyla yönettik ama barış dönemini ve demokratik toplumu ancak Öcalan yönetebilir. Bunun için Öcalan serbest kalmalı, özgür olmalıdır. Serbest yaşam koşulları ve fiziksel çalışma koşulları verilmelidir.

Mazlum Abdi

Türkiye’deki savaşın bitmesi ve barışçıl bir siyasi operasyonun önünü açması çağrısında bulunan  Abdullah Öcalan’dan tarihi duyuruyu hoş karşılıyoruz.
Bu tarihi duyuru barışı inşa etmek için bir fırsat ve bölgedeki ses ve yapıcı ilişkilerin kilidini açmanın anahtarıdır. Abdi, Öcalan’ın silah bırakma çağrısının SDG’yi içermediğini, çağrısının “PKK’ya yönelik olduğunu” belirtti.

 Mesrur Barzani

Federe Kürdistan Bölgesi Başbakanı Mesrur Barzani yaptığı açıklamada, her türlü barışçıl çözüm girişimini desteklediklerini ifade ederek şunları söyledi: “Bölgede yaşanan sorunların barışçıl yollarla çözülmesi için atılan her adımı memnuniyetle karşılıyor ve destekliyoruz. Kürdistan Bölgesi, bölgedeki barış ve istikrarın önemli bir unsuru olmaya devam edecektir. Bu çerçevede, Türkiye’de barış sürecinin ilerlemesine katkı sunmaya ve bu konuda yapıcı bir rol üstlenmeye hazırız.”

 PJAK (İran PKK’sı)


Kürdistan Özgür Yaşam Partisi (PJAK), ‘Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın tarihi çağrısına ilişkin açıklama yaptı: “Apo, Kürt halkının kurtuluş mücadelesinde köklü değişiklik çağrısı yapıyor. Biz, Apo’nun bu çağrısına desteğimizi ifade ediyoruz. Ortadoğu’da geniş ve hızlı bir değişim yaşanıyor. Bölge, artık ulus-devletlerin otoriter politikalarının sonucu olan sorun ve krizlerle baş edemiyor. Milliyetçilik, bölgedeki bu zor ve karmaşık sorunların hem kaynağı hem de çözümün önündeki en büyük engel. Şüphesiz, Apo’nun barış için attığı adımın başarısı, kendisinin ve diğer tüm siyasi tutsakların fiziki özgürlüğüne kavuşmasına, Türk Devleti tarafından siyasi, hukuki ve demokratik bir temelin kurulmasına bağlıdır.”




Salih Müslim


“Top artık Türk devletindedir”
Türk devletinin demokratikleşme yönünde adım atmasıyla silaha ihtiyaç kalmayacağını söyleyen PYD Başkanlık Konseyi Üyesi Salih Müslim, “Önder Apo, demokratik siyasetin kapısını açmıştır gerisi Türk devletinin atacağı adıma kalmıştır” dedi. Salih Müslim: Bize yapılan saldırılar olursa silaha ihtiyacımız kalmayacak.
Demokratik PUK (PADD) başkanlık komitesi üyesi Salih Müslim, çağrının öngörülen çerçevenin dışında olmadığını belirterek, “Kürt halkı kendini korumak için silah taşır ve toplum korunduğunda ve milletin örgütlenmesi için fırsat bulursa silaha gerek kalmaz” dedi.
Kürt ulusunun lideri siyasi mücadelenin daha iyi olduğuna inandığını işaret etti ve şöyle konuştu: “Bu çağrıyı destekliyoruz, çünkü biz de kendimizi korumak için Suriye’nin kuzeyinde ve doğusundayız. Bize saldırılar olmazsa silaha gerek kalmayacaktır.”

Abdülbaki Erdoğmuş

Yazar-siyasetçi Abdulbaki Erdoğmuş;  Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nı değerlendirdi. Çağrının “tarihi” olduğunu söyleyen Erdoğmuş, sürecin ilerleyebilmesi için tüm tarafların sorumluluk alması gerektiğini vurguladı. Erdoğmuş, “PKK de başka kesimler de kendi iç muhasebesini yapacak. Önemli olan bütün bunları sağduyu ile değerlendirmek. Dolayısıyla itidalli olmak gerekir. Bu çağrının içeriğinden ziyade sonuçlarını daha önemsemek gerekir. Birçok insanımız öldü, gencimiz öldü. Türk’ü ve Kürt’ü ile ağır bedeller ödendi. 2 buçuk milyona yakın insan yerinden yurdundan edildi. 4 bin civarında yerleşim yeri yakıldı ve yok edildi. 17 bin civarında faili meçhul cinayetten söz ediliyor” diye kaydetti. Erdoğmuş, hakların pazarlık konusu yapılmadan tanınması gerektiğini, Kürtlerin kendi haklarından vazgeçme gibi bir lüksü olmadığını, ama yeni tarz geliştirmesi gereğini vurguladı.

Eşitlik, adaleti sağlar mı? (Fıkra)

Kadı, salona girdi ve konuşmasına başladı. Dava başlamadan önce bir şeyi açıkça söylemem gerek. Davacı bana onun lehine karar vermem için 10 kese altın verdi. Davalı da “Onu beraat ettirmem için 12 kese. Bu davanın adil, tarafsız ve eşit yürümesini istiyorum ve savunmanın 2 kese altınını hepinizin önünde iade ediyorum.”

Köşe Yazıları

tümü

Gündem