21 Aralık 2024, Cumartesi

Yenidoğan Çetesi’nin ilk duruşması özel hastanelerdeki rantı gözler önüne serdi :Yoğun bakım ne kadar doluysa hastaneler o kadar çok para kazanılıyor

Bebekleri anlaşmalı oldukları hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağladıkları ve bebeklerin ölümlerine neden oldukları iddiasıyla yargılanan “Yenidoğan Çetesi”ne yönelik davanın ilk duruşması dün yapıldı. Tutuklu sanık hemşire Hakan Doğukan Taşçı, Doğukan Taşçı, çete lideri Fırat Sarı’nın hastalara fazla ücret söylediğini ve aradaki komisyonu kendisine aldığını dile belirtti. Yoğun bakım boşalınca Fırat Sarı’nın sitem ettiğini ve “Hasta yok, doldur” diyerek bir günde doldurulmasını istediğini anlatan Taşçı, “Yoğun bakım ne kadar dolu olursa o kadar para kazanılıyor” diye konuştu.

İstanbul’da bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları iddia edilen 47 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşmasında kimlik tespiti, müdahillik talepleri ve bir sanığın savunmasıyla geçti. Türkiye Barolar Birliği ve İstanbul Barosu’nun müdahillik talebi reddedilirken bazı avukatlar mahkeme salonundan çıkarıldı.

Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Bakırköy Adliyesi Konferans Salonu’nda görülen duruşmada ilk olarak tutuklu sanık hemşire Hakan Doğukan Taşçı savunma yaptı. Suçlamaları reddeden Taşçı bilirkişi raporunu kabul etmediğini söyledi.

“Çek fişi gitsin!”

Savunmasında durumu kritik bir bebek için yardım istenen bir doktorun “Çek fişi gitsin” dediğini de söyleyen Taşçı, Şafak hastanesinin yöneticisinin ise Fırat Sarı’ya oraya sevk edilen her bebek başına 10 bin TL verdiğini ifade etti.

‘Benim aldığım maksimum komisyon 4-5 bin lira ama Fırat Sarı’nın aldığı 40 bin lira diye biliyorum’

İlaç satma işini 3 kere yaptıklarını söyleyen Taşçı, savunmasında şöyle konuştu:

“Benim bir kuruş para kazandığım yok. Hastanelerin yüzde 70’inde gece yoğun bakımda doktor durmuyor. Müdahale etsek ‘Sen neden müdahale ettin’, etmesek ‘Nasıl müdahale etmezsin’ diyorlar. Hasta sayısının fazla tutulması, daha fazla para kazanılması için Fırat Sarı’ya baskı kuruyorlar. Her hastane sahibi para kazanmak ister. Hastanın kaç gün yatacağına biz karar vermeyiz. Doktor karar verir. Bebeklerin ciğer gelişimi için kullanması gereken bir ilaca SGK 9 bin 500 bin lira ödeme yapıyor. Hastane toplu alırsa 7000 liraya geliyor. Bu ilacı ne kadar fazla kullanırsan SGK’dan daha fazla para alıyorsun. İlaçlar fazlaydı. Fırat Sarı ile bunu konuştuk. Bu ilaçların çöpe gideceğine satılması için. O da onay verdi. Hasan Basri topluyordu, bana getiriyordu ben de satışını yapıyordum. Biz bu satma işini 3 kere yaptık. Benim aldığım maksimum komisyon 4-5 bin lira ama Fırat Sarı’nın aldığı 40 bin lira diye biliyorum.”

“Yoğun bakım ne kadar doluysa o kadar çok para kazanıyorlar”

Hakan Doğukan Taşçı, acil durumlarda zaman zaman bebeklere müdahale yaptığını dile getirerek, “Örneğin entübasyon işlemini doktorun yapması gerek, ama doktor birimde olmadığı zaman, benim yaptığım oluyordu” diye konuştu. Taşçı yoğun bakım ne kadar doluysa hastanelerin o kadar çok para kazandığını ifade etti.

Savunmasının alınmasının ardından Taşçı’ya iddianamede yer alan, diğer sanıklarla olan tape kayıtları soruldu.

İddianamede maktul olarak yer alan siyah bebek Micehelle Nwando Opara’nın hastaneye sevk sürecini anlatan Taşçı, sevk edilmesinin ardından bebeği sanıklardan gece nöbetçisi hemşire Tuğçe Toptemel’e teslim ettiklerini belirtti.

Taşçı, sabah saat 07.40 civarında Toptemel’in kendisini aradığını ve çocuğun iyi görünmediğini söylediğini ancak ifadelerin çelişkili olduğunu, kendisinin çocuğun durumunun kötü olduğunu anlayamadığını iddia etti.

Daha sonra gündüz bakımı teslim alan hemşirenin kendisini aradığını ve hastanın iyi olmadığını, dudaklarının mosmor olduğunu söylemesi üzerine hastaneye gittiğini söyleyen Taşçı, oraya vardığında hastayı kontrol ettiğini ve 10 saniye içinde ölmüş olduğunu anladığını dile getirdi.

Taşçı, hastaya dokunduğu zaman aşırı hipotermide olduğunu kaydederek, “Şaşkınlığım o. Artık çocuk ölmüş, buz gibi olmuş. Bunu hemşirenin anlaması gerekiyor”diyerek kendini savundu.

“Çocuk entübasyon aleti ile boğuşuyordu”

Sarı’nın bir hasta için “Bu çocuk zaten ölecek, bu kadar ilaç kullanmaya ne gerek var?” dediğini söyleyen Taşçı, “Çocuk öldükten sonra, çocuğun babaannesi aradı, ‘Bebeğin naaşını vermediler’ dedi. Ödeme olduğunu, ödenmedikçe naaşını vermeyeceklerini söylediler. Hastane yönetimiyle konuştum ve onlara yardımcı oldum” ifadelerini kullandı. Siyahi bebeğin ölümüyle ilgili konuşan Taşçı, “Çocuk entübasyon aleti ile boğuşuyordu. Fırat Sarı bana vermem gereken ilaçları söyledi. Ben de gece vardiyasında olan arkadaşlara verdim. Sabah hastaneye gittiğimde bebeğin öldüğünü anladım. Buz gibi ve kaskatı kesilmişti” dedi.

Davanın bugün yapılan ikinci oturumunda sanık savunmaları devam ediyor.

önce gerçek
Beğenebilirsiniz
tümü

Nihal Olçok: Tek başıma kabrinin başında dedim ki; “Erol Olçok, çok sevdin kalabalıkları, çok da kandırıldın” (II)

(2. BÖLÜM) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında oğlunu ve oğlunun babası Erol Olçok’u kaybeden Nihal Olçok’la söyleşinin ikinci bölümünde siyasette kaldığı 4 yıla dair değerlendirmesi, Ayşe...