MHP lideri Devlet Bahçeli, Suriye‘de muhaliflerin ilerleyişine ilişkin konuştu. Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın Türkiye’nin uzattığı eli tutmadığını söyleyen Bahçeli “Esad yönetimi aklını başına almalıdır. Türkiye ile Suriye arasında diplomasi canlandırılmalı.” dedi. MHP lideri Bahçeli, sahte dolar iddialarının da Türkiye’ye yönelik operasyon olduğunu savundu.
Milliyetçi Hareket Partisi(MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı‘nda konuştu. “Türkiye ekonomisi sıkıntılı ve zorlu dönemleri geride bırakmıştır” diye Bahçeli sözlerini şöyle sürdürdü:
“Milli gelirimizin bu yıl sonunda 1 trilyon 330 milyar dolara ulaşmasıyla birlikte kişi başına düşen gelirin 15 bin 500 dolar sınırını geçmesi, bunun yanı sıra bütçe açığının gelecek yılda yüzde 3,1’e gerilemesi, karamsarlık salgınıyla siyasi ahlak entübesi yaşayanları şaşkına çevirmek şöyle dursun, perişan edecektir. Enflasyon kuşatması kırılırken hayat pahalılığının şiddetli akını püskürtülmektedir. 2024 yılı haziran ayı itibarıyla dezenflasyon süreci başlamıştır. Türkiye ekonomisi sıkıntılı ve zorlu dönemleri geride bırakmıştır. Ekonomik huzur ve güvenliğimizi tehdit eden dalgalanmalar zayıflamıştır. 2025 yılı bütçe parametrelerini, ikmal ve takip edilen ekonomi politikalarının iç yüzünü okuma basiret ve becerisine sahip olan her insanımız ekonomik ufkumuzun açıldığını takdir edecektir. Siyasi istikrara eklemlenecek, hatta perçinleyecek ekonomik iyileşme ve ilerleyiş tablosunu karalamak ve baltalamak amacıyla hazır kıta bekleyen yabanıl ve yozlaşmış zihniyetlerin boş durmadığı da bir başka gerçek olarak karşımızdadır.”
Devlet Bahçeli, “İstanbul’da, yurt dışında basılan sahte 50 ve 100 dolarlık banknotların piyasaya sürüldüğü ve bu nedenle Kapalı Çarşı’daki bazı döviz bürolarının dolar alımını durdurduğu” yönündeki iddialara değinerek bunların bir maksada matuf, külliyen yalan ve saptırma olduğunu ifade etti.
Bahçeli, şunları kaydetti:
“Bir anda tetiklenen panik ortamının, ticaretin belkemiği Kapalı Çarşı’ya kadar sirayet etmesi, döviz bürolarının alım-satım işlemlerini bıçak gibi kesmesi, bize göre Türkiye’ye yönelik bir operasyondur. Sahte dolardaki ilk akışın güneydoğu sınırımızdan kaynaklandığının ileri sürülmesi de son günlerdeki pozitif ülke gündemini gölgeleme sinsiliğinde, ekonomik ayağın faal olduğunu düşündürmektedir. Sahteliğin ve sahtekarlığın geçer akçe olduğu bugünkü dünyada, insanın bile sahtesi varken, dövizin sahtesine dudak bükmek elbette ikna edici bir durum değildir. Her ayrıntıyı, kuytuda gizlenen her ihtimali araştırmak esas olmalıdır ancak ortada fol yok yumurta yokken ekonomiyi provoke etmek, dipsiz bir kuyuya taş atan bozguncu taifenin peşine takılmak, ülkemize yapılabilecek vahim bir kötülüktür. Körüklenen kötülüğün berhava edilmesi, hayat memat konusudur. Bu kapsamda FETÖ’nün tertiplerine azami ölçüde uyanıklık göstererek vaziyet almak, dedikodu işletmesine dönüşen kirli odakları tefrik edip açığa çıkarmak, devletin temel sorumluluğudur.”
“Solunum cihazına bağlı halde bulunan tartışmalı devlet konumundadır”
“Suriye Arap Cumhuriyeti’nin siyasi ve toprak bütünlüğüne saygı ve riayetin esas olduğunu” vurgulayan Bahçeli, “Başka türlüsünü bırakınız düşünmeyi, kafamızdan geçirmek dahi abestir. Ne var ki Suriye Arap Cumhuriyeti, Şam ile Lazkiye arasına sıkışan, topraklarının üçte ikisi kontrol dışına çıkan, egemenliği ölümcül yaralar alan, solunum cihazına bağlı halde bulunan tartışmalı devlet konumundadır. Merkezi otoritenin kaybı halinde nelerin yaşanacağını, paylaşım sofrasına oturmak için nasıl da kuyrukların oluşacağını Suriye özelinde görmek, trajik bir gerçek olarak karşımızdadır.” tespitini yaptı.
“Türkiye’yle ön şartsız temas ve diyalog kurması, normalleşme iradesi göstermesi önce kendi hayrına”
MHP lideri Bahçeli, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın, Türkiye’nin uzanan elini tutmadığını, uzlaşma ve görüşme çağrılarına kulağını kapattığını ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti:
“Toprakları gasbedilen, askerleri çatışma alanlarından kaçan, ülkesi deprem geçiren bir devlet başkanı kuyruğu dik tutma çabasındadır. Ülkesi baştan ayağa infaz ve istila edilmişken, Türk askerinin terör örgütleriyle mücadelesini hazmedemeyip devamlı geri çekilmemizi şart koşan Baas zihniyetinin bugünkü özeti, kabul edelim ki, tam bir rezalettir.
Bize göre hala vakit geçmiş değildir. Esad’ın, Türkiye’yle ön şartsız temas ve diyalog kurması, normalleşme iradesi göstermesi önce kendi hayrına, sonra da ülkesinin çıkarınadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin hiçbir ülkenin toprağında gözü yoktur. Ancak vatan topraklarımızda gözü olanlara, yerinden çıkarılacak gözleri olan bu sırtlanların sırtını sıvazlayanlara tahammülümüz de söz konusu olamayacaktır. Suriye’den kaynaklanan bölücü terör musibeti tamamıyla gündemden çıkarılasıya kadar huzur ve barış ortamını tesis ettiğimiz sahaları boşaltmamız, Anadolu coğrafyasını ateşe atmakla eşdeğerdir. Esad rejiminin her şeyden önce bunu idrak etmesi lazımdır. En uzun sınıra sahip olduğumuz Suriye’nin istikrar ve güvenliğe kavuşması, iç otoriteyi tekrar kurması elbette samimi dilek ve temennimizdir. Bu gerçekleşmeden, üstelik her taşın altında, pek çok ülkenin, emperyalizmin ve terör unsurlarının farklı hesap ve hedeflerinin kaynadığı coğrafi mıntıkaları terk etmek felaketlere ‘Buyur gel.’ demektir.”
Devlet Bahçeli, Türkiye Cumhuriyeti’ne “işgalci” diyenlerin, ABD-Rusya ve terör örgütlerine üst perdeden itirazdan inatla kaçınmasının en hafif tabirle korkaklık ve kifayetsizlik olduğunu dile getirerek, Türk’ün, beklenen, bilinen, özlenen, çağrılan, adalet ve müşfik muamelenin mihver başı, zirve bağrı olduğunu söyledi. Bahçeli, şöyle konuştu:
“Türkiye ve Suriye arasında diplomasi ve diyalog süreçleri, üçüncü tarafların herhangi bir bozucu etkisi olmadan canlandırılmalıdır. Başka çare ve çıkış yolu kalmamıştır. Terörle mücadelenin ortaklaşa icrası, karşılıklı hak ve hukuka saygı, geçici koruma statüsü altında bulunan Suriyelilerin evlerine dönüşü, sınır ticaretinin diriltilmesi, birlikte yaşanmış yüzyılları geleceğe taşıma kararlılığı derhal hayat ve zemin bulmalıdır. Biz, Suriye’nin sarsılan toplum ve devlet yapısına umut bağlayamayız. Biz, Suriye’nin emperyalizmin ve terör maşalarının doymaz kursaklarında lokma lokma öğütülmesinden memnuniyet duymayız. Biz, Suriye’nin rehin alınmış, parçalanması hususunda ittifak sağlanamadığından dolayı icazetli ömrünün uzamasına ‘tamam’ denilmiş mevcut statükosuna yatırım yapacak fırsatçılığa tenezzül edemeyiz.”