Günümüzde, ülkemizin dış politikada kıskaca alınması için dış güçler ziyadesiyle uğraşmaktadır. Bu emperyalist güçler, iç politikamızı da dar boğaza sürüklemek için büyük gayret göstermektedir. İç politikada parti genel başkanlarını birbirine düşürmek için kıyama kalkmış durumdadır.
Maalesef genel başkanlar da bu tuzağa düşerek, birbirini hırpalamaktadır. Oysa bu günlerde yapılacak tek iş, kucaklaşmaktır. Zira Ortadoğu’da yangın yaygınlaşmaktadır. Ülkemiz ateş çemberiyle karşı karşıyadır. Dur durak bilmeyen İsrail gemi azıya almış, devamlı ateşi yoğunlaştırmak için çırpınıp durmaktadır.
Bu tehlike karşısında, partiler siyasi rant için birbirine karşı sataşmaktan uzak durmalı, birbirine saygı duymaya, birbirini sevmeye çalışmalıdır. Nitekim Peygamberimiz Hz. Muhammed buyuruyor ki; “Allah ü Teâlâ, kıyamet günü benim rızam için birbirlerini sevenler nerede? Başka hiçbir gölgenin bulunmadığı bu günde, onları Arş’ımın gölgesinde gölgelendireceğim (buyurur.)” İnsan olarak bizim de yapmamız gereken, bu söyleme uyarak, sevgi bağı ile birbirimize bağlanmamızdır. Güç birliği yapmamızdır.
Artık dış politikada saflar belirmiş, dost-düşman ortaya çıkmış durumdadır. Gayrı Müslimler ittifak ederek, İsrail’i taşeron olarak kullanıp, haç’ı hilal’e galip getirmek için tüm güçlerini birleştirmiş durumdadır. Uçak gemileri, uçak filoları, karada savaşacak tüm mekanizmaları seferber etmiş, üzerimize yürütmek için bahane aramaktadır.
Yahudi ruhlu başkanlar, Ortadoğu’nun yangınlarında ısınmak için ellerini ovuşturmakta, dev armadalarıyla da tehditlerine devam etmektedir. Biz de kendimize gelmemek için, kucaklaşmamak için gayret gösteriyoruz.
Oysa yapılabilecek iş, Sayın Tayyip Erdoğan’ın ülkemizde bulunan ve Mecliste milletvekili olan her partinin genel başkanını bir yemekte bir araya getirerek, brifing vermesi, onları dinlemesi, böylece müşterek aklı gerektiği gibi sağlamasıdır. Aksi halde fitne çoğalacak, karışıklık yol bulacak, böylece iç huzur bozulacaktır. Buna imkân verilmemelidir. Zira bundan müstefit olacak olanlar, dış mihraklardır.
Allah buyuruyor ki: “ve sizden hayra davet eden, iyiliği emredip, kötülükten nehyeden bir topluluk bulunsun. İşte felaha erenler onlardır.” (Âl-i İmrân/104) Bu esası yerine getirmek için ilk görev cumhurbaşkanına düşmektedir. Tüm parti liderlerini, iç ve dış politikada enforme etmek için ilk gayret ona düşer.
Peygamberimiz de: “Bir iyiliğe öncülük eden kimseye, o iyiliği yapanın ecri gibi sevap vardır” buyurmuştur. Direktif nettir, nasiptar olmak için gayret gösterenlere ne mutlu. Bunu sağlamak zor değil, sadece enaniyetten uzak bir yaklaşım yetecektir.
Unutmamak gerekir ki; “Dünyada insanlara eziyet edenlere muhakkak Allah ü Teâlâ da kıyamet gününde azap eder.” (Müsned, Ahmed bin Hanbel) Bu azaptan kurtulmak için herkes gayrete gelmeli, düşmana sıradağlar gibi kenetlendiğimiz gösterilmelidir. Böylece yetkilileri de nefeslendirmek lazımdır.
Aksi halde kaos ziyadeleşecek, siyasi münakaşalar devam edecek, zararı hepimize olacaktır. Onun için herkes aklını başına devşirmelidir.
Rahman ve Rahim,
Kadir ve Muktedir,
Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz.
“Ya Rabbi bu haftayı bize hayırlı ve bereketli kıl. Hayırlara yakın, şerlere uzak eyle.”
Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47). 16.12.2024