İnsanlar konuşmalarında ekseriyetle ‘vefa’dan bahseder, ‘vefa’sızlıktan bahseder. Siyasette de en çok konuşulan ‘vefa’dır. Arkadaşlıkta da ‘vefa’dan bahsedilir. Nedir bu vefa, nedir bu ‘vefa’sızlık?
Vefa bir tarifi ile:
• Ahdinde, sözünde durmak,
• Sevgi ve dostlukta sebat…
Bîvefa ise:
• Sözünde durmayan,
• Dönek,
• Güvenilmez,
anlamlarıyla tarif edilebilir. Vefakâr, vefalı ise:
• Sözünde duran,
• Dostluğu devamlı olan,
• Mazeret üretmeden dostuna koşandır.
Onun için derler ki, samimi bir dostun, bir fincan kahvesinin kırk yıl hatırı vardır. Menfaat bahis konusu olduğunda, vefalı insan feragatli davranır, önceliği de tecrübeli, bilgili insana bırakır.
Yıllar içinde nicelerine iyilik yapıldığı halde, onlardan maalesef vefasızlık görülmüştür. Üzülmüş ama yine de onların aleyhine konuşulmamıştır.
Ali Fuat Başgil der ki: “Dostlarına vefalı, düşmanlarına müsamahalı ol ve yere yıktığın düşmanını tekmeleme, âlicenaplık göster. Vefa ve âlicenaplık, yüksek ahlakın iki parlak nişanıdır.” Ama bu tarzda hayat sürenlerin kısmi azamisi, güzel atlarına binip, gittiler. Hz. Ali şöyle buyurup: “Nice kimselere vefa gösterdim lakin onlardan hiçbir vefa görmedim. Buna rağmen gene de vefakârlıktan vazgeçmedim” talimatını vermektedir.
Ne yazık ki, dost sanılan bazı adamlar vardır. Bunlar herkesin ayıbını görmeyi kendisine iş edinen bir takım vefasız kimselerdir. Bu gibi insanlar her alanda mevcuttur. Bu gibiler menfaat gereği yaklaşım gösterirler. Ama menfaatleri zarardide olursa, tüm dostluk bağlarını koparıp, atarlar. Bu nevi insanlar daha ziyade siyasi alanda boy gösterirler.
Onun için siyasilerden vefa beklemek, çölde su aramaya benzer. Bu sebeple hayatta bilhassa da siyasette kimseye lüzumundan fazla bağlanma, unutma ki en beyaz gülün bile gölgesi siyah olur. Cenap Şahabettin’in ifadesiyle: “En vefalı dostumuz gölgemizdir, o da yoldaşlık etmek için güneşli havaları bekler.”
Vefalı insanlar ise kerem ve iyilik sahibi olan insanlardır. Onlar her halükârda mazeret uydurmadan yardıma koşarlar. Ama alçak insanlardan vefa beklemek, boşuna gayrettir.
Ne mümkündür vefâ ummak cihânın bî-vefâsından
Muhibbi sâdıkı yeğdir kişinin akrabâsından
Onun için güçlü isen ve tırnağın da güçlü ise, kendi başını kaşı. Yıllarca beraber olduklarının vefasızlığından dolayı üzülmenin anlamı yoktur. Çünkü insanların birçoğu maalesef hokkabazdır.
Ülkemizde siyaset bir nevi menfaate dönüşmüş, onun için kendisini aşabilecek insanlardan uzaklaşmak, yıllarca dost olanları görmemezlikten gelmek, maalesef meşrep haline gelmiştir.
Mehmet Akif Sa’dî’den tercümede der ki;
Ya bu âlemde vefâ yok zaten,
Ya vefâsız bütün ebnâ-yı zaman;
Kime ok atmayı öğrettimse,
Sonra bir gün beni de aldı nişan!
Yakup Kadri Karaosmanoğlu da; “Yıllar yarlardan, yarlar yıllardan vefasız” demektedir. Onun için hayat, maalesef vefasızlıklarla doludur. Küçük menfaatler bile ocakları söndürür, siyasette de her türlü vefasızlığın örneği görülür. Siyasilerden vefakâr bulmak çok zor, cefakâr olmasalar bari…
Hâlbuki vefa, insana Hakk’ın tatlı fısıltısıdır. Vefasız insan, kupkuru ağaca benzer, ondan nemalanmak mümkün değildir. Oysa vefalı insandan daima fayda gelir, zarar gelmez. Vefalı insan mütevazı olur, tekebbürle yürümez, edepli olur. Hakşinas olur, cimrilik yapmaz, haset etmez, yaren olur. İnsanları görmemezlikten gelmez.
Sonuç olarak;
Güle gûş ettiremez, yok yere bülbül inler
Varak-ı mihr ü vefâyı kim okur kim dinler?
(Kâmî)
Rahman ve Rahim,
Kadir ve Muktedir,
Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz.
Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47).