21 Aralık 2024, Cumartesi

Hepimiz suçluyuz!

Değerli dostlarım;

Dün İzmir’in Selçuk İlçesinde büyük bir dram yaşandı. İnsan olan,kalbinde Allah korkusunu taşıyan bütün namuslu insanların vicdanları sızladı. Bir annenin 1-5 yaşları arasındaki 5 çocuğu yanarak can verdi.

Camii imamı cenazeler geldiğinde  halka dönerek ‘sizden helallik istemeyeceğim’ diyerek milletin  derin suçunu yine milletin yüzüne vurdu. Çok da iyi yaptı. Çünkü bu milletin ‘helal’ edilecek  hakları yoktu.  Helallik alınacaksa onu da rahmete eren o beş küçük yavrunun bu milletten alması gereken haklarıydı.

Bu çocuklar niye öldü?

Elbette ölüm emrini veren Allah’tır ama buna bir de sebep gerekir. İşte o sebep bu milletin duyarsızlığı, yetkililerin aymazlığı ve vicdansızlığı değil midir?

Bir anne henüz 27 yaşında 5 çocuk sahibi. Olmaması gereken kadar çocuk dünyaya getirmiş ve onları bakmak için çırpınıyor. Kocası hapiste o tek başına hem yaşamaya hem de 5 çocuğunu  yaşatmaya çalışıyor.

Peki biz ne yapıyoruz?

Kanunlarımızda, söylemlerimiz de hep ‘Sosyal Devlet’ diyoruz ama acaba gerçekten Sosyal Devlet miyiz?

Anayasamızdan başlayalım.

MADDE 41-” Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilâtı kurar.” Diyor.

Bu konuda  Aile ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve onun bütün il ve ilçelerde teşkilatı yok mu?Bu Bakanlığın görevleri arasında aileyi korumak ve kollamak diye görevleri yazılmamış mı?

Elbette var ama teşkilat bu çocuklardan bihaber. Adı var, kendisi yok. Yani görevini yapmamış.

İktidar Partisinin Grup Başkanvekili diyor ki ‘Tam 18 kez aile ziyaret edilmiş ama anne çocukları vermek istememiş. Bu bir mazeret mi? Kesinlikle  çalının arkasından dolanmak, o Çocuklarla ‘şeklen’ ilgilenmiş görünmenin bir yolu.

Peki Sosyal Demokrat bir belediyecilik anlayışında/ iddiasında olan  CHP İlçe Belediye Başkanı ne yapıyor? O da diyor ki “Bizden ve Kaymakamlıktan maddi yardım alıyordu.” Bu yardım  çocukların ölmemesi için kafi geldi mi? Şimdi sizin vicdanınız rahat mı?

Peki Devletin temsilcisi Kaymakamın İlçesindeki bu mağduriyetten haberi var mıydı? Eğer vardıysa  ve ilgilenmediyse  yazık, eğer yok idiyse daha da çok yazık.

Nereden baksanız iki ucu boklu değnek misali. Bu çocuklar bizim, yani bütün milletin yakından uzağa doğru herkesin sorumluluğu altında yanarak can verdiler. 

Hepimiz suçluyuz hepimiz.

Şimdi Devletin yapması gereken bu ihmale sebep olanlar hakkında neler yapacağını da merak ediyorum.

Dün bu sayfada Devletin Tarikat ve Cemaatlere bağışladığı para miktarlarını  yayınladım. Toplam 848 Milyon TL.

Bu Tarikat ve Cemaatler acaba oralarda yok muydu? Asıl işleri fakir fukaraya ,düşküne, yoksula, çaresize yardım etmek ise niye buraya ulaşamadılar, yoksa işlerine mi gelmedi?

Bir anne, 5 çocuğunu geçindirmek için ev denmeyecek şekilde bir kulübede oturuyor, atık madde toplayarak çocuklarını bakıyor.

Adımız müslüman bir toplumuz ama  İslam’ın halifesi  Hz. Ömer’in (Radiallahu anhum) “Fırat’ın kenarında bir kuzu zâyi olsa, bu sebeple Allah Teâlâ’nın beni hesaba çekmesinden korkarım!”  sözünü asla unutmayalım.

Adımız sosyal devlet ama  yanarak ölen çocuklar, evsiz barksız insanlar, çöp kutularından yiyecek arayanlar, pazar artıklarını toplayan insanlar varken biz nasıl sosyal bir Devlet oluruz?

Allah’ım sen bizleri affet. Biliyorum ki sen affetmesen evinde yanan çocukların ve aç insanların ahı bizi sana karşı mahkum edecektir.

Köşe Yazıları

tümü

Gündem