Değerli dostlarım;
Bolu’daki Grand Kartal otelinde çıkan yangın maalesef 78 can kaybına neden oldu. Allah ölen vatandaşlarımıza rahmet etsin.
İktidar ve basın işi gücü bırakmış bu yangının faturasını muhalefet belediyesi olan Bolu Belediyesine yüklemeye çalışıyor. Sorumluluktan kaçmak en kolay yaptıkları ve yandaş basın aracılığı ile oluşturmaya çalıştıkları bir algı operasyonudur.
insan hayatını önemsemeyen, öncelemeyen, dikkate almayan, tedbirsizlik yüzünden cana kastı da cezalandırmayan anlayışın bir sonucudur.
Oysa ki bu otel, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı olup açılması, kontrol ve denetimi Bakanlık sorumluluğundadır. Bunu bildiği halde ‘Bu oteldeki sorumluluk Bakanlıkta mı Bolu Belediyesi’nde mi 10 gün içinde belli olacak” diyen İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya hayret ediyorum, ne kadar pişkin davranıyor.
Bolu Belediyesi diyor ki;
Bu otel Bolu Belediyesinin mücavir alanında ve kontrolünde değil.
Otele ilk ruhsatı 2007 yılında veren AKP’li dönemin Bolu Belediyesi.
Bolu Belediyesi itfaiyesinden istenen kontroller insan hayatını önemsemeyen, öncelemeyen, dikkate almayan, tedbirsizlik yüzünden cana kastı da cezalandırmayan anlayışın bir sonucudur. Bolu Belediyesi, 16 Aralık 2024 yılında bu otelde inceleme yapmış, itfaiye eksiklikleri tespit etmiş ama ilgililer taleplerini dilekçe vererek geri çekmiş, ancak iktidara yakın bir şirketten aldıkları raporla işlem yapmışlardır.
Peki iktidar ne yapmış?
Yalan yanlış ve şeffaf olmayan haberlerle milleti oyalamaya çalışıyor.
Bu otel en son ne zaman Kültür ve Turizm Bakanlığı Müfettişlerince denetlenmiş? Açıklanmıyor.
Şayet denetlenmiş ise bu eksiklikler belirlenmiş mi?
Şayet eksiklikler rapor edilmiş ise düzeltilmiş mi düzeltilmemiş mi?
Bütün bunların kamuoyuna açıklanması gerekmez mi?
Şeffaflık kendine güvenen insanların en büyük savunma silahıdır. Bu şeffaflığa sahip miyiz? Elbette ki değiliz.
Gelelim işletme sahiplerine:
Uzmanların hesaplamalarına göre “bu otelde gecelik konaklama bedelinin 30-40 bin TL olduğu halde oda başına yapılacak ortalama 6 bin TL karşılığında “yangın uyarı sistemleri” için masrafı yapılmış olsaydı bu insanlar ölmemiş olacaklardı.” deniliyor.
Gözlerini para hırsı bürümüş işletmecilerin insan hayatına vermedikleri değeri bir kez daha ortaya koymuş ve 78 kişinin katili olmuşlardır.
Bu olayda birinci derecede sorumlu ve suçlu ‘para, daha çok para hırsı ile işletme sahiplerinindir.
İkinci derecede sorumlular ise görev ve sorumluluklarını yerine getirmeyen bürokratlar ve Turizm ve Kültür Bakanının taa kendisidir.
Üçüncü derece sorumlu ise parası olan zenginlere hiç dokunmayan ve siyasi etik kurallarına uymayan iktidarın yetkilileridir.
Milletlerin yükselten sadece binalar, yapılar, yollar, köprüler değildir. Millet olmanın etik değerleri vardır. Hak, Hukuk, Adalet ve insanın yaşatılmasıdır.
Vicdanlarında sorumluluk hisseden yetkililer hemen halktan ve ölenlerin yakınlarından helallik isteyerek İSTİFA etmesi önemli bir etik değerdir.
Bu yangın, insan hayatına önem vermeyen ÖNCE İNSAN demeyen ve insanı merkeze almayan, tedbirsizlik, dikkatsizlik yüzünden meydana gelen can kayıplarını gerektiği şekilde cezalandırmayan çok ama çok kötü bir anlayışın ürünüdür.
Bu ürün yıllardır ülkemizi şirket gibi yönetmeye çalışan iktidarın temel felsefesidir.
Cumhurbaşkanımız diyor ki;’Bu konuda sorumluluğu olan herkes hukuk karşısında hesap verecektir”,
Evet vermeleri gerekir ama geçmişe baktığımızda bu tür birçok felaketin sorumluları hesap verdiler mi?
Mesela 301 madencinin öldüğü Soma Faciası;
Çorlu Tren faciası;
Beşiktaş’taki lokal katliamı;
Mesela, 6 Şubat depremlerinde yıkılan çürük binaların müteahhitlerine ne oldu?