Binlerce askerimizi, çocuklarımızı ve insanımızı şehit eden Abdullah Öcalan’a, başta “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” diyenlerin göstermiş olduğu ilgi, milletimizi yürekten yaralamıştır. Bu adamı(!) gündeme taşıyan MHP ve AKP mensuplarının da sessiz kalmalarına şaşmamak mümkün değildir.
Ayrıca daha önce Apo’ya yaylım ateşinde bulunan, hükümetin şamar oğlanı gibi kalem oynatan sözüm ona gazetecilerin, şimdi de neredeyse sevgi ve muhabbetlerini sunacakları bir duruma düşmeleri şaşırtıcı değil de nedir? Gazetecilerin bu aymazlığı elbette ki milletimizin dikkatinden kaçmıyor, onun için de üzülüyor. Çünkü bunlar daha önce Apo’nun idamı lehine kalem oynatıyordu. Şimdi de Apo’nun affı için bir nevi halay çekmeye başladılar.
Bunlara sormak gerekmez mi, ağlayan çocukların, ah-vah eden ana-babaların döktüğü gözyaşlarının hesabını kim verecek? Bunlara bu anormal tavırlarının hesabını elbette ki bugün değilse bile, bir gün soran olacaktır.
A.Öcalan, yıllardır yaptırdığı kıyımlarla milleti meşgul etmemiş gibi, onun için yapılan masrafların hesabı sorulmadan, ona karşı hamiyetperver dayanan siyasilere söylenecek sözümüz kalmadı.
Gece demeden, kar demeden, ayaz demeden milletin huzuru için gayret gösteren ve bu konuda şehit olan askerlerimizin kan bedeli ödetilmeden, A.Öcalan’ın affı için gayret histerisi içinde bulunanları bu millet sırası gelince lanetleyecektir.
Zira milletimizi yıllar yılı cinayetleriyle üzen, yakıp yıkan veya yaktıran böyle bir insanı(!), bir nevi mükâfat verircesine gündem konusu yapanlar, milletten hiç utanmayacaklar mı? Ülkemizin hemen hemen her ilinde kan döktüren böyle bir insana(!) her ne sebeple olursa olsun ilgi göstermek, insan olma haysiyeti ile ortalıklarda dolaşanlara yakışıyor mu?
Yıllarca TV ekranlarını açınca yaptığı katliamlar sebebiyle öfkelenenler, şimdi niye susuyorlar, calibi dikkattir. Bunların susması, milli hassasiyetin çoraklaşmasından neşet etmektedir.
Madem A.Öcalan’a böyle bir kıyak yapılacaktı, neden bunca cana kıyıldı? Neden bunca masraflar yapıldı? Kurtarıcı gibi görünen A.Öcalan’ın eli o zaman öpülseydi, kendisinden özür dilenseydi, o zaman can kaybı olmayacak, masraflar doruklaşmayacaktı.
Bugün de siyasi baronlar milleti ürkütmüş gibi, hiç kimse konuşamıyor. Ama siyasi ağalar bu gidişten memnun ki, rahat oturup kalkıyorlar. Çünkü A.Öcalan’a bu yaklaşım kendilerinin işine geliyor. Böylece siyasetten sayeban olacaklar, belki de yeniden iktidarın kapısını aralayacaklar. Ama binlerce şehidin kanı bunların boyunlarında takılı kalacaktır.
A.Öcalan’a bu şirin yaklaşımın barışla, huzurla bir alakası yoktur. Zira yapılan bu girişimler milletin hayrına olduğu için yapılmıyor. Şahsi beklentilerini sağlayabilmek için A.Öcalan affedilmeye çalışılmaktadır.
Bütün bunlara rağmen millet bu gidişten memnun değil, onun için şimdilik sessiz kalmaya çalışmaktadır. Millet bu yaklaşımdan tedirgin, sabrediyor. Belki “sabreden derviş muradına erermiş” diyorlar, bu, zamanı geldiğinde seçimlerde daha iyi anlaşılacaktır.
Bu olayla siyasetin ne kadar kirlendiğini görüyoruz. Çünkü daha önce parti genel başkanları, partilerin teşkilat yetkilileri her gün Apo’nun aleyhinde mesajlar vererek, Apo’yu lanetliyordu. Şimdi de aynı yetkililer sus pus oldu, konuşmuyor, dilleri lâl olmuş gibi.
Milletimizin de gözleri önünde cereyan eden gelişmelerden memnun olmadığı halde, Apo ve sempatizanları aleyhine slogan dahi atamadığını görüyoruz. Çünkü liderlerine muhalif görüntü vermek istemiyor. Ayrıca işinden, aşından olabileceği düşüncesiyle pusmuş durumda, konuşamıyor. Böylece bütün bu cinayetleri işleyenler, bir nevi taltif ediliyor, en azından korunuyor ama unutmamak gerekir ki; hesap sorabilecek bir Süleyman gelebilir. O zaman da şimdi sessiz duranlar, sığınacakları bir kovuk dahi bulamayacaklardır.
Maalesef bu gibi siyasiler Türkiye’yi A. Öcalan’ın merhametine terk ediyor. Onun beyanlarıyla nefesleniliyor. Bu adam(!) ferman buyuruyor, yetkililer de susmayı tercih ediyor. Bu adam(!) binlerce yuvayı tarumar etti, binlerce insanın kanını akıttı. Siyasilerimizin bazı müfritleri ise onu ceza evinden çıkarabilmek için çırpınıp, duruyor.
Aslında bunlar Apo ile yapılan anlaşmanın gereğini yerine getirmek için ABD tarafından tetikleniyor. Mecliste olanların kahir ekseriyeti de ABD’nin arzusu istikametinde hareket ediyor. Yani bu hal 1999’dan beri var olan bir anlaşmanın gereği gerçekleştiriliyor.
Ayrıca yetkililerin hemen hemen tamamına yakını, A.Öcalan’ın izahlarından efsunlanmış gibi birbiriyle yarışıyor. Ne yazık ki partilerin tabanı da akıl almaz bu anlayışı destekler hale geldi.
· Hiç kimse sen katilsin diyemiyor.
· Hiç kimse sen ailemizi perişan ettin diyemiyor.
· Hiç kimse işlediğin suçların cezasını çekeceksin diyemiyor.
· Hiç kimse sen milleti üzdün, şimdi de sen üzüleceksin diyemiyor.
· Herkes dut yemiş bülbül gibi susuyor, ötemiyor.
Ama hemen belirtelim ki; bu memleketi, bu milleti, bu bayrağı sevenler henüz bitmedi. Olayların sonucunu sabırla bekliyor. Üniter yapıyı zarardide edecek hiçbir karara evet demeyeceği biliniyor. Çünkü bu vatan bölünmez, bu bayrak düşmez, okunan ezanlar dinmez, milletimiz de susmaz.
Rahman ve Rahim,
Kadir ve Muktedir,
Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz.
“Ya Rabbi bu haftayı bize hayırlı ve bereketli kıl. Hayırlara yakın, şerlere uzak eyle.”
Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47)