13 Mart 2025, Perşembe

Yalancılara iltifat edilmez 

Artık siyasilere güven kalmadı. Zira konuşmalarına, millete hilafı hakikat beyanda bulunmakla başlıyor, yapamayacakları işleri vaat ederek insanları kandırmaya çalışıyorlar. Hemen belirtelim ki, insanın en zoruna giden şeylerin başında gelen, yalan konuşularak oy toplanmasıdır.

Siyasiler arada bir bazı insanları aldatabilir ama herkesi, her zaman aldatmaları mümkün değildir. Ama bizim siyasiler de cin gibi olanlar da yok değil. Onlar her yerde baş çekerler, bakan olurlar, vali olurlar, hatta genel başkan olurlar, her makama gelebilirler.

Çünkü bu gibi insanların en farik vasfı yalanı süsleme kabiliyetleridir. Nâbî’nin dediği gibi:

“Olmuş o kadar halk-ı cihan hilede üstâd

Kim sabıka-i şöhret-i şeytan unutulmuş.”

Onun için siyasette kimin eli kimin cebinde her zaman belli olmuyor. Çünkü bu gibiler, her konuda yalan konuşma yarışındadırlar.

Ziya Paşa der ki:

“Sadık görünür kisvede erbâb-ı hıyânet

Mürşid sanılır vehlede ashâb-ı dalâlet.”

Bu gibiler her görüntüyü verebilmek için bukalemun gibi her renge girerler. Onun için bunların görünüşüne, sözlerine aldanmamak gerekir.

Bunların birçoğu kürsü kâtibidir. Sözde ustadırlar, aldatmayı meşru görürler. Konuştukça altın saçarlar, herkesi kandırmaya çalışırlar. Gündemi değiştirmek için her türlü yalana başvururlar. Bu gibiler doğruyu yalan, yalanı doğru göstermeye çalışarak, vatandaşı yanıltırlar.

Bizim vatandaşımız da her söze çabuk inanır. Zira müminler safdildir. Oysa: “Bizi aldatanlar bizden değildir.” Peygamber buyruğu açıktır. Bunlar yani siyasilerin kahir ekseriyeti, aldatmada rekor kıranlardır. Unutmamak gerekir ki yalan ile iş gören, mihnet ile can verir.

Ülkemizin siyasetinde yalan konuşma moda haline geldi. Zira yalan konuşanlar alkışlanmakta, hatta omuzlarda taşınmaktadır. Onun için bunlardan asla vazgeçilememekte, böylece senelerce başımızda boza pişirmektedirler. Bunlar gelirler ama gitmezler.

Unutmamak gerekir ki, yalan aksiseda gibidir, döner sahibini vurur. Bunların birçoğu saman altından su yürütür, iz bırakmamaya çalışır. Ama malumdur ki aldanmak ahmaklık, yalan konuşarak aldatmak alçaklıktır.

Siyasileri bu konuda imtihan etsek, suyun üstünde kaç kişi kalır? Bugün gördüğümüz kadarıyla, bunların çoğu sınıfta kalır. Çünkü bunların çoğu dünyevileştiği için haktan uzaklaşmış, batıl ile hemhal olmuş bulunmaktadır.

Bunların konuşmalarına çok dikkat etmeliyiz. Zira: “Biri çıkar, sizi bir kere aldatırsa suç onundur. Fakat ikinci bir defa aldanırsanız bilin ki suç sizindir.” (Sarah Bernhardt)

Onun için insanın sözünden ziyade yüzüne, gözlerine bakmalı, o zaman konuşanın mürai mi münafık mı olduğu daha iyi anlaşılır. Zira uzağı göremeyen, kendisine kurulan tuzağı hiç göremez. Konuşanı dinler ama hileyi sezemez. Sadece iyi hatiptir der geçer, zehirlendiğini anlayamaz. Basit bir hileyi küçük görme, zira nice kimseler küçük akreplerin zehrinden ölmüştür.

Unutmamak lazımdır ki, siyasette kimin ne yaptığı hiç bilinmez. Hele az gelişmiş ülkelerde yalanla amel etmek, bir nevi ibadettir. Çünkü basiret yoksunluğu vardır, iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı ayırt edebilecek kültürel seviye de yoktur.

Ülkelerin perişanlığının önemli bir sebebi de yalan konuşanların, aldatanların bulunmaz kumaş olarak görünmeleridir. Boyuna bosuna bakılır, yalan konuşup konuşmadığına bakılmaz. Ancak, kayığını rüzgâra emanet et ama kalbini yalancılara açma.

Üzülerek ifade edelim ki, uzun yıllardan beri yalanla avutuluyoruz. Çünkü yalanla uyutuluyoruz, yalanla uyandırılıyoruz. Yani yalan bizim için ninni haline geldi. Yalancılar alkışlanır oldu.

Hiçbir zaman “kurdun yumuşaklığına, at cambazının sözlerine…” inanılmaz. Zira siyasilerin sözünün çoğu doğru değildir. Bugüne kadar konuşanların birçoğu, yalana dayalı vaatlerle milleti uyuta uyuta mankurtlaştırmıştır.

“Eşeğe giydirsen nakışlı bir çul / At olmaz, huyunca zırlar” demişler. Yani yalancı ne giyerse giysin, adam olmak için yeterli değildir. Ayrıca adam olabilmek için diploma da yeterli değildir, özde adam olmak lazımdır.

Yalan konuşanlar eski köye yeni adet getirmeye çalışıyor. Onun için huy değiştirmek, onlar için önem taşımaz. Zira yalancılar günübirlik yaşar. Onların hedefinde aldatmak vardır. Ne hazindir ki, siyasette de bunlara iltifat edilmektedir. Unutmamak gerekir ki geleneği, ahlâkı, örfü olmayanın geleceği de karanlık olur.

Sonuç olarak Ebu Cafer Bağdâdî der ki: “Altı haslet altı kişiye yakışmaz.

·       Tamah, âlimlere,

·       Cimrilik, zenginlere,

·       Kibir, fakirlere,

·       Acelecilik, âmirlere,

·       Hafiflik, ihtiyarlara,

·       İnsanları kötülemek (yalancılara iltifat), asaletli olanlara.”

Ama millet olarak bunun aksini görüyor, üzülüyoruz. Onun için yalancılara iltifat edilmez diyoruz.

Rahman ve Rahim,

Kadir ve Muktedir,

Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz.

Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47).

Köşe Yazıları

tümü

Gündem