Değerli dostlarım;
Bugün sizlere ‘Hukuk’ ve ‘Hukuk Devleti’ kavramları hakkındaki görüşlerimi açıklamak istiyorum:
Hukuk nedir?
Arapça “hak” veya haklar anlamına gelir. “Toplumu düzenleyen ve devletin yaptırım gücünü belirleyen yasaların bütünüdür.”
Hukuk, kendisine uyulmak ve uygulanmak için vardır. İnsanların nasıl davrandıklarını değil, nasıl davranmak istendiğini gösteren adli ve idari bir bütünlüktür.
Hukuk devleti kavramı hukukçu ve Prusya Kraliyet Parlamentosu Milletvekili Otto Baehr tarafından (1864) ‘bağımsız mahkemelere gidebilme hakkını kapsamaktadır. diye tanımlanmıştır.
Hukukun amacı toplumda barışı ve düzeni sağlamaktır, eğer geliştirdiğiniz sistem toplumdaki düzeni sağlayamıyor ve her gün şikayetler artıyorsa o zaman bunu yeniden değerlendirmeniz gereklidir.
Hukuk toplumsal barışı sağlamak ve bireylerin hakkını korumakla da görevlidir. Buna da ‘Hukuki cezalar’ denilmekte olup halk arasında “Adaletin kestiği parmak acımaz” gibi çok değerli bir yargıya da ulaşmıştır.
Hukuk kuralları nitelikleri bakımından; “emredici, tamamlayıcı, yorumlayıcı ve tanımlayıcı olmak üzere dörde ayrılır. (Ank. Ün. Hukuk Fakültesi)
Hukukun ceza kısmı ise: Ceza, Tazminat, İcra, Hükümsüzlük ve İptal olmak üzere beşe ayrılmaktadır.
Ülkemizde hukuku incelediğimizde şununla karşılaşıyoruz. Emredici ve cezalandırıcı niteliklerini daha çok görmekteyiz. Özellikle iktidarlar gerektiği zaman en çok hukukun Emredici ve cezalandırıcı kısmı ile ilgilenmekte, diğer özelliklerini yok saymaktadır., İşte bu durum insanların Hukuktan beklentilerine cevap vermemekte, hatta son dönemlerde hukuk sopasının sık kullanıldığı iddia edilmekte ‘Hukukun siyasallaşmasından’ çok bahsedilmektedir..
Hukuk kurallarının iki özelliği bulunmaktadır.
Birincisi maddi yönü, diğeri manevi yönüdür.
Hukukun maddi yönü , cebir ve cezadır, somut deliller gerektirir, hukuk kurallarının uygulanmasını sağlar.
Manevi yönü ise suç önlemeyi azaltan caydırıcılık niteliği olan kısmıdır. Hangi kuralın işlendiğinde nelerle karşılaşılacağının bilinmesidir. Bu durum ise bir eğitim meselesidir.
Değerli dostlarım;
Eğitilmiş toplumlarda bireylerin suç işleme oranlarının daha az olduğu; az eğitilmiş veya eğitilememiş toplumlarda ise suç ve suçun karşılığı cezanın yeterince bilinir olması işlenen suçların da artmasına sebep olmaktadır. Bu durumun tam aksini iddia etmekte mümkündür. Özelikle nitelikli suçlar eğitilmiş insanlar tarafından daha çok işlendiği de varsayılabilir. Hukuk Devleti, ‘adaletin’ teminatıdır. Eğer hukuk kuralları ve bu kuralların işlenişinde/uygulanmasında ‘adaletsizlik’ olursa o zaman haktan ve hukuktan bahsetmek mümkün olmaz.
Adalet, hak ve hukuku iyiyi, güzeli ve doğruyu aramaya yönelik olursa hukuki olur.
Adalet; doğruluk, dürüstlük, tarafsızlık ve doğru işlerle hukukilik ilkesine bağlı kalınarak anlam kazanır. Adaleti sağlayan husus ise insanın vicdanıdır, onun sayesinde yerini bulur.
Hak, Hukuk ve Adalet birbirlerini bütünleyen ve tamamlayan değişmez kavramlar olarak kalırsa ülkelerin kalkınması da refahı da daha hızlı yükselir.
Birisinin eksik olması teraziyi değiştirir ki bunun adına Hukuk değil ancak ‘GUGUK denir.