21 Aralık 2024, Cumartesi

Kutlu Parti ve Merkez Parti

Ülkece sorunlarımız çok büyük. Sorunların kaynağı ise maalesef siyasetçilerdir. Oysa siyaset kısaca “sorunlara çözüm üretme sanatıdır.” Yakın zamanda siyasi hayata yeni bir parti katıldı, on yıllık bir partide de yeni bir genel başkan görev aldı. Layıkıyla yapılan siyaset, Allah’ında hoşuna gidecek en güzel işlerdendir.

Kutlu Parti ve Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu

Siyasi hayatımıza katılan ve Kurucu Genel Başkanlığını Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun yaptığı parti “KUTLU PARTİ” dir. Her parti kuruluşunda ne yazık ki eleştirel bazda “yüz kırk küsur parti varken bir tanede siz mi kurdunuz” diye kurulan siyaseti partiyi küçültmeye, itibarsız hale getirmeye çalışanlar vardır. Sorunları çıkaran siyaset makamı, sorunların çözüm yeri de olmak zorundadır.  22 yıldır siyasi hayatımızda tek başına iktidar olan Ak Parti kuruluşunu yaptığı zaman da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında kayıtlı 90 küsur parti mevcuttu. Partilerin çok oluşu siyasette dağınıklığın değil, zenginliğin göstergesidir.

Siyasete farklı bir anlayış getirmek ve Ak Parti iktidarının oluşturduğu yönetim başarısızlıklarını milli bir anlayışla demokrasiyi ön planda yaşatmayı hedefleyen Kutlu Parti ve Genel Başkanı Sn. Halaçoğlu’na, parti yönetiminde görev üstlenmiş arkadaşlara başarılar dilerim. Kendini bilim alanında ispat etmiş, yıllarca da siyasette milletvekili olarak hizmet etmiş bir akademisyendir. Bahçeli’nin yanlışına karşı dik duruşuyla siyasi tarihe adını yazdırmış bir siyasetçidir.

Prof. Dr. Abdurrahim Karslı

Siyasete “siyasi ahlak” getiren, her ortamda beyefendi kişiliğiyle ön plana çıkmış bir genel başkan, bir akademisyen ve başarılı bir avukat olan Prof. Dr. Abdurrahim Karslı, 2014 Temmuz’undan beri Türk siyaset hayatında faaliyette bulunan ve düne kadar da Kurucu Genel Başkanlığını yaptığı “MERKEZ PARTİ”den kongre kararıyla genel başkanlık görevini başka bir arkadaşına devretmiştir. Fetöcülükle ilgili onlarca davadan beraat edip, “cumhurbaşkanına hakaret”ten hüküm verilip, siyasi yasaklı hale gelmeden kendi kararıyla “partiye zarar gelmesin” kaygısıyla görevi bırakan Karslı, partili olmasa da bir seçmen olarak her zaman siyasette görev yapmaya devam edeceğini beyan etmiştir.

Prof. Dr. Pelin Gündeş Bakır ve Merkez Parti

Merkez Parti’ye kongreyle genel başkan seçilen ve eski bir Ak parti milletvekili olan Prof. Dr. Pelin Gündeş Bakır, Ankara Sheraton Hotel’de düzenlediği bir basın toplantısıyla “Merkez Parti Manifestosu”nu kamuoyuyla paylaştı. Ak Parti’de görev yaptığı dönemde kadın olmanın dezavantajlı görülmesi, doğruları partiye ve lidere rağmen söyleyememe sorunu yaşadığını eleştiri konusu yaparak konuşmasına başlayan Gündeş: “Fetö, Pkk gibi terör örgütleriyle mücadelesinde devletin her zaman yanında olacağını, hükümetin olumlu yaptığı işlerini takdir edeceğini ve ihtimalli İstanbul Depremi için her türlü tedbiri alacaklarını” ön plana çıkararak devam etti. Muhalefet görevini tam yapmadığını, bu sorunların çözülmeyişinde muhalefetinde suçu olduğunu söyleyen Pelin Hoca, yeni dönemde ne yazıktır ki “muhalefete, muhalefet edeceğinin” ön resmini de vermiş oldu. Ülke sorunlarıyla ilgili tespit ve çözüm yollarının gösterildiği manifestonun arkasında geniş ve ehil bir ekibin varlığı hemen göze çarpmaktaydı. Pelin Hoca ve yeni yönetimde görev alanlara başarılar dilerken amacının iktidar olduğunu heyecanlı ve kendine güvenli bir beden diliyle ifade eden yeni genel başkana “muhalefete muhalefet etmek, iktidara hizmet etmektir” tavsiyemdir.

Yusuf Halaçoğlu ve Pelin Gündeş Bakır’ın diğer bir ortak noktaları Kayserili oluşlarıdır. İki parti genel başkanının Kayserili olması, Kayseri için bir ayrıcalık olsa gerek.

Siyasi bir eşşek hikayesi

Hikaye günümüzden iki bin beş yüz öncesi zamanda geçmektedir. Günümüzle hiçbir yakın ilgisi yoktur. Günümüzün eşekleri, o zamanın eşşekleri değildir. Hikaye belki de o dönemdeki despot siyasetçiler, krallar, nemrut ve firavunların “mutlak itaatkar” olan halkları için anlatılmıştır. Adı geçenlerin günümüz siyasetiyle hiçbir ilgisi yoktur. Okurken sakın ola bugünle alaka kurarsanız, bilin ki yarın sorgulanacaksınız (..!)

Antik Yunan döneminde (MÖ 620-560 yılları arasında) Ege’de yaşayan ünlü masalcı Ezop’un iki bin altı yüz yıldır canlılığını yitirmeyen öyküsü: Hikaye bu ya… Bir inek, bir beygir, bir eşek, etrafa dağılıp insanların ne yaptıklarını öğrenmeye ve üç yıl sonra buluşmaya karar verirler… Her biri başka yöne gider. Aradan üç uzun yıl geçtikten sonra buluşma yerine önce inek ve beygir gelir… İkisi de perişan bir halde, zayıflamış, dişleri dökülmüş, kamburları çıkmış, adeta çökmüştür. Beygir merakla sorar: ‘Nedir bu halin inek kardeş?:

İnek

İnek acıklı bir şekilde içini çekerek anlatır: Sorma beygir kardeş… Bu insanlar çok merhametsiz… Beni durmadan birbirlerine sattılar. Alan sütümü sağdı. Bir inek daha bulup onu yanıma koyarak bizi çifte koştular, aç bıraktılar. Canımı zor kurtardım be kardeş.

Beygir

Beygir de acı acı başını sallayarak anlatır: Ah, sorma… Benim de ağzıma bir demir parçası geçirdiler, ağzımı açamadım. Üzerime bindiler, ses çıkaramadım. Biri indi, öbürü bindi! Binmedikleri zamanlar zincire vurdular. Belim çöküp de onları taşıyamaz bir hale geldiğinde arkama kocaman bir araba bağladılar. Bu sefer birçoğunu yeniden taşımaya başladım. Ben onları taşıdıkça, daha hızlı gitmem için kırbaçladılar. Canımı zor kurtardım inek kardeş!

Eşşek

İnek ve beygir böyle konuşurken uzaktan eşek görünür. Hayli neşelidir. Islık çala çala, taşlara tekme ata ata, hoplaya zıplaya gelir. Mutludur. Üstelik şişmanlamıştır. Tüyleri pırıl pırılparlamakta, gözlerinin içi gülmektedir. Üzerinde lacivert takımlar vardır. İnek ile beygir şaşırmış bir şekilde, ‘Nedir bu halin? Neler oldu? Neden böyle zevkten dört köşesin?’ diye sorarlar.  Eşek keyifli bir şekilde anlatır: ‘Sizden ayrıldıktan sonra uzakta bir memlekete vardım. Birisi yukarı çıkmış bağırıyor, bağırdıkça insanlar onu alkışlıyordu. Ben de yüksekçe bir yere çıkıp bağırdım. Benim bağırmamı bilirsiniz, yeri göğü inletirim. Sesimi duyan benim yanıma koştu, duyan duymayana haber verdi, etrafım insanla doldu. Onlar geldikçe ben daha çok bağırdım. Haktan, hukuktan, refahtan, adaletten filan bahsettim…”Eee, sonra ne oldu?”

Başkan

‘Ne olacak beni başkan seçtiler! “Deme yahu..! Yani sen başkan mı oldun?” Evet… Bir şey yapmama gerek kalmadı.  Ben bağırdıkça onlar ‘Seninle gurur duyuyoruz’ diye alkışladılar. Ben de yedim ve bağırdım, yedim ve bağırdım! ‘Pekiii, senin eşek olduğunu anlamadılar mı yahu?’ ‘Valla, yarısı anladı ama diğer yarısına anlatamadı!’

Köşe Yazıları

tümü

Gündem