CHP’li Mamak Belediye Başkanı Veli Gündüz Şahin’e tavsiyem: Yaptığın işlemlerin hukuka uygun olması yetmez. Hem hukuka hem de ahlaka uygun olmalı. Önceki dönem belediye başkanlarının ana hatalarından biri de “işlemlerimiz hukuka uygundur” söylemleriydi. Şimdi onların esamesi bile okunmuyor. Yakınlarını belediyelerde istihdam ederken sığındığı “hukuka uygunluk” limanıydı. Oysa ki seçmen ahlaksal yönüyle daha çok ilgiliydi. Onu da sandık önlerine konulduğunda göstermişti. Size de sandık uzakta değil, “Zaman su gibi akıp gidiyor”
Son yirmi yıldır kesintisiz AK Parti belediyesi olarak 2024 seçimlerinde yüze elli oy farkıyla CHP’ye geçen Başkent Ankara’nın merkez ilçesi belediyelerinden Mamak Belediyesi’nde garip diyebileceğimiz siyasi ve rantsal işlemlere şahitlik etmekteyiz. Günlerdir Ankaralıların gündemini meşgul eden “İmrahor Vadisi Parselleri” meclis önergesidir. Önceki dönemlerde yandaşlığın ve nepotizmin had safhada yaşanmışlığından bıkan Mamak Halkı galiba eski Ak Partili dönemi arayacak uygulamalara şahit olmaktadırlar. Planlanan bölgede genellikle arsa sahiplerinin önceki dönem Ak Parti Meclis üyelerinin de aralarında bulunduğu, (iddia odur ki) şimdiki CHP’li Mamak Belediye Başkanı Veli Gündüz Şahin ve yakınlarının da gayrimenkullerinin plan içinde bulunduğu bir düzenlemedir. CHP’li 18, MHP’li 4 meclis üyesinin karşı oy kullandığı (İmrahor Vadisi) önerge 22 red oyuna karşılık 22 kabul oyu çıkması, Başkan Veli Gündüz Şahin’in oyunun kabul yönünde kullanmış olmasının, önergenin kabulü anlamında nihayetlenmesine neden olmuştur. İşin ilginç yanı CHP Genel Merkezi, CHP Ankara İl Başkanlığı ve CHP Mamak İlçe Başkanlığı’nın önergenin geçmemesi yönündeki telkinine, Belediye Başkanı Şahin’in mukavemet gösterip AK Partili üyelerle geçmesi yönünde yaptığı işbirliği, siyaset çevrelerinde şaşkınlığa neden olmuştur.
Şimdi Mamak Halkı Başkan Şahin’e soruyor; “ Kendi arkadaşlarınızın, (sizin de arsalarınızın oluşu) siyaseten etik olmayacağı ve hukuken de sakat bir işlem doğuracağı sonucuyla yaptıkları itirazlarına, neden muhalefetle işbirliği yapıp, kendi partinizin istek ve itirazına kulak tıkadınız? 11 ay önce seçim çalışmalarında “Mamaklının her zaman kazanması yönünde çalışacağım” diye halka verdiğin söze aykırı değil mi?
Kısa, uzunun yanındadır
Güçlü liderler, eleştirenlerle etkileşime geçer ve kendilerini güçlendirir. Zayıf liderler, eleştirenleri susturur ve kendilerini zayıflatır.” (Adam Grant)
“Aslında insanların geneli bir kısa çizgidir. Uzun çizgiler özellikli olanlardır ki bunlar da çok az sayıdadır” diye yazıma başlarsam herkese haksızlık etmiş, küçümsemiş olurum, genelimiz alınganlık gösterip, buğz eder hale gireriz. Ama “insanların geneli uzun çizgidir, çok az sayıda kısa çizgi olan insan var” dersem hepiniz uzun çizgi içinde kendini hisseder, gurur duyarsınız. Pozitif veya negatif yaklaşımlar veya bardağın dolu veya boş bölümüne bakmakla aynı anlamlıdır. Ya güçlü lider dersem, diğerleri alınganlık göstermez mi?
Bir de karizmatik lider var. Liderlik kavramını “bireyleri etkileme, motive etme ve üyesi oldukları organizasyonun başarısına ve etkililiğe katkıda bulunmayı sağlama kabiliyeti” olarak açıklamak mümkündür. Karizma kelimesi ise Eski Yunanca’dan gelmektedir ve anlamı “ilahi ilham yeteneği” veya “ilahi hediye”dir. Karizmatik kelimesinin ise “kitleler karşısında olağanüstü saygınlığı ve etkileme gücü bulunan bir yönetici” anlamında kullanıldığını söyleyebilmekteyiz. Ne gariptir ki bizde ise karizmatik liderliği geniş kitlelere politika yapmak anlamında “yerine getiremeyeceğini bile bile taahhütlerde bulunmak, dün beyaz dediğine bugün siyah demek, dün doğru diye söylediğine bugün yanlış demek, yalanı doğru gibi sunmak ve bu ahlaksızlıkları da yetenek, gözü açıklık” olarak lanse etmektir.
Büyük bir Japon bilgesi, deniz kenarında kumlar üzerinde oturmuş, meditasyon halindedir. Delikanlının biri, ona yaklaşır ve der ki:
– “Lütfen beni öğrencin olarak kabul et.”
Bilge, parmağıyla kumların üzerinde düz bir çizgi çeker;
– “Çizgiyi kısalt” der.
Genç, avuçlarıyla çizginin yarısını siler.
Bilge der ki:
– “Git, öğren de gel!”
Aradan bir ay geçtikten sonra delikanlı tekrar gelir. Bilge, yine bir çizgi çizer:
– “Kısalt!” der.
Delikanlı, bu kez çizginin yarısını avucu ve dirseğiyle kapatır. Bilge, onu da kabul etmez:
-Git, öğren de gel!
İki ay sonra delikanlının yanına geldiğini gören Bilge, tekrar kumların üzerine bir çizgi çeker ve onu kısaltmasını ister.
Delikanlı:
– “Çok düşündüm ama bulamadım. Siz kısaltın!”
Bilge, çizginin yanına daha uzun bir çizgi çeker:
– “Şimdi kısaldı.” der…