12 Mart 2025, Çarşamba

Sn. Erdoğan’ın çıkış yolu

Değerli dostlarım;

İktidar 2025 yılı için memur ve emeklilere % 11.57 zam verirken Aralık ayı enflasyonu % 1.03 olarak açıklamıştı. Bunu derken gerçek enflasyon değil hedeflenen enflasyon baz alınmıştı.

Bundan Sn. Erdoğan‘ın haberi yok muydu?

Ocak enflasyonu % 5.3 olmasını nasıl açıklayacaksınız? Bu oranda doğru değil ama Aralık ayı enflasyonu sadece milleti kandırmaktı, kandırdınız.

Peki kim yaptı bunu?

Merkez Bankası Şubat başında enflasyon beklentisini revize ederek % 24’e çıkardı. Demek ki hesaplarınız tutmadı, tutmayacak da.

Cumhurbaşkanı bir koltuğunda Cumhurbaşkanlığı diğer koltuğunda AKP Genel Başkanı karpuzlarını taşımak zorunda. Her halde iki karpuzu taşımak zor gelmiş olacak ki sürekli sertleşiyor, muhtemel rakiplerini siyaseten değil, Devletin kendisine verdiği yetkilerle susturmanın yollarını deniyor.

Bugüne kadar ‘Ben ekonomistim’ faiz sebep enflasyon sonuçtur’ dedi ekonomi iflas etti. Neyse ki Mehmet Şimşek’i Bakan yaparak (çok doğru bir karar) ekonomiyi kurtarmaya çalıştı.

‘Ben Anayasa Mahkemesini tanımıyorum, kararlarına da uymuyorum’ dedi, alt mahkemeler bu defa Anayasa Mahkemesi kararlarına uymamaya başladı.

Bunlardan Sn. Erdoğan’ın bilgisi yok muydu?

Birçok hukuki olayda mahkemeden önce karar açıkladı (yani ihsas-ı Rey), mahkemeler o yönde karar verince ‘yargı siyasallaştı’ fikri toplumda ağırlık kazandı. 

Bundan Sn. Erdoğan’ın haberi yok mu?

Turpun büyüğü torbada gibi bir laf etti yargı, Turpun büyüğü olarak anılan kişiye jet hızıyla ceza ve siyasi yasak talepleriyle soruşturma açtı. En azından halk böyle algıladı. 

Sn. Erdoğan’ın bu soruşturmadan haberi yok mu?

Devlet Bahçeli, PKK lideri için ‘gelsin DEM Partisi Grubu’nda konuşsun, PKK yı lağvettiğini haykırsın’ derken belirli bir süre sustuktan sonra ancak ‘emri ben verdim’ diyebildi. 

Acaba D. Bahçeli bunu söylemeden önce Sn. Erdoğan’ın haberi yok muydu?

Bence olmaması mümkün değil ama işine geldiği zaman konuşmak, gelmediği zaman susmak Erdoğan’ın siyaset anlayışı değil mi?

Sn. Erdoğan, her şeyi sahiplendiği ve kerametin kendisinde olduğunu zannettiği için ‘ben yaptım, ben ettim’ diyenlere hemen ses çıkardı. Ziraat Bankası Genel Müdürü ‘deprem için en çok parayı ben verdim’ deyince Sn. Erdoğan müdahale etti. ‘Devlet verdi’ diyerek susturdu.

Yunus Emre Vakfı’ndaki yolsuzluğa karıştığı iddia edilen bir bakanının eşi ve bir siyasi parti genel bşk yardımcısının oğlunun durumundan; 

Sn. Erdoğan’ın haberi yok mudur dersiniz?

Sayın Erdoğan giderek irtifa kaybettiğini görüyor ama durduramıyor. Çünkü olumsuzluklar o kadar çoğaldı ki aklından CHP’ye oy vermek geçmeyen birçok milliyetçi, Atatürkçü ve mütedeyyin insanlar dahi CHP’ye oy verdi. 

Sn. Erdoğan, deprem bölgesi için verdiği sözlerin çoğunu tutamamış, evi yıkılanların halen daha % 50’sinin evleri yapılamamıştır. Depremde birinci derecede sorumlu tutulan müteahhitlerden sadece 93 kişinin tutuklanabilmiş, diğerleri için henüz hiçbir şey yapılamamış olması da önemli bir handikaptır.

Sn. Erdoğan oy kaybettikçe siyasetin dışına çıkarak rakiplerini devlet organları eliyle susturmayı yeni siyaset anlayışı olarak benimsemiş ve devletin gücünü AKP lehine kullanmaya başlamıştır.

Bu gidiş, iyi ve sağlıklı bir gidiş değildir. 

Bana göre çıkış yolu Sn . Cumhurbaşkanı’nın bazı şeylerde AKP Genel Başkanı gibi davranmaktan vazgeçmesi, hatta bunu bırakmasıdır. 

Bu durum nereye kadar gidecektir derseniz şunu söyleyebilirim;

Sn. Erdoğan ya siyasi rakiplerini susturacak ya kendini bitirecektir.

Benden söylemesi.

Köşe Yazıları

tümü

Gündem