21 Aralık 2024, Cumartesi

Acıyoruz

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed buyuruyor ki; “Mümin, müminin kardeşidir. Hiçbir halde ona nasihati terk etmez.” (Kenzü’l-Ummâl) Biz de Hz. Muhammed’in ümmeti olarak, bıkmadan, usanmadan, faydası olur düşüncesiyle, nasihat etmeye, yazmaya, inşaallah devam edeceğiz, ola ki birilerini ikna ederiz. Bize düşen, sadece tebliğ etmektir.

​Ancak bazı durumlardan çok rahatsızlık hissettiğimiz oluyor. Mesela, milleti çalanlardan, soyanlardan çok rahatsız olduğumuz gibi, kadınların yatak kıyafetini bile utandıracak çıplak giyinişlerinden, böylece sokaklarda dolaşmalarından son derece rahatsız oluyoruz. Ayrıca TRT’de şarkıcı ve türkücü hanımların vücutlarını teşhir etmelerinden de.

​İşlenen cinayetlerden, İsrail’in had-hudut bilmeyen kan dökmelerinden, uyguladığı soykırımdan, iktidarımızın buna karşı etkili tavır koyamamasından, ticaretini devam ettirmesinden çok rahatsız oluyoruz. Adaletin siyasallaşmasından, bürokrasinin suskunluğundan, muhalefetin beceriksizliğinden ‘illallah’ ettik, ediyoruz.

​Ayrıca Müslüman diye geçinenlerin bunca ahlaksızlığa karşı tepkisiz kalışlarına hayret ediyoruz. Hâlâ gaflet içinde mışıl mışıl uyuyor olmalarından kahroluyoruz. Bu açıdan yöneticilerimizin vurdumduymazlığına da şaşırıyoruz. Bunlar görünüşte Müslüman, uygulamalarda ise inanmayan olarak yarışmaktadırlar. Bu mürailikten de gına geldi, onun için yazmaya devam ediyoruz. Çünkü Yûsuf Has Hâcib’in dediği gibi: “İnsanın süsü yüzdür, yüzün süsü göz / Aklın süsü dildir, dilin süsü söz.” Değerlendirmenin çok yerinde olduğu açıktır.

​Ama nice yüzler var ki, alı al, moru mor olduğu halde utanmaktan nasiptar değil, bu gibilerin varlığından da üzülüyoruz. Hayânın olmadığı yerde her şey dibe vuruyor. Adam vardır çalıyor, çırpıyor ama makam sahibi oluyor ve maalesef alkışlanıyor. Bu kepazeliklerden de usanmış durumdayız. Bunları alkışlayanlara da sadece acıyoruz.

​Gerçi bütün bunlara rağmen, bu gibi insanlarda dâhil, “İnsanlara müdârâ ile muamele etmek (yani güler yüz göstermek ve iyi davranmak) sadakadır” (Hadis-i Şerif) buyrulmaktadır. Bu, olgunluk işidir. Böyle bir yaklaşım gönülleri okşar, insanın yanlış yoldan dönmesine vesile olur.

​Aksi halde fitne zemin bulur. Allah buyuruyor ki: “Ve öyle bir fitneden sakının ki (onun zararları) sizden yalnız zulmedenlere dokunmakla kalmaz ve biliniz ki muhakkak Allah ü Teâlâ’nın azabı pek şiddetlidir.” (Enfâl/25) Anılan sebeple, bu felakete uğramamak için, nasihate, yazmaya devam etmemiz gerekmektedir.

​İnsanların dünyevileşmelerinden olacak ki, gözleri görmüyor, kulakları duymuyor, acınacak durum da budur. Yasaklanan fiillere ziyadesiyle alâka gösteriliyor, müspet fiiller de bir nevi yeriliyor. Onun için huzur bozuluyor, ortam geriliyor, ihtilaflar ziyadeleşiyor. Nerede ise fitne davet ediliyor. Çünkü tüm değerlerimiz alt-üst oldu. Ar-hayâ sıfırlandı. Örf ve adet yok oldu, gelenekler buharlaştı.

​İnsanların birbirine saygısı, sevgisi kalmadı. Meşrep ve klikleşmeler ziyadeleşti, bölünmeler alabildiğine. Allah’ın emirleri, yasakları dinlenmez oldu. Her konuda emperyalist kültür hâkim hale geldi. Moda, podyum, sokak gösterileri her güzel huyumuzu değiştirmiş durumdadır. Cemil Meriç’in dediği gibi: “Aydınların aydınlatamadığı halkı, soytarılar aldatır.”

​Buna sebebiyet verenler maalesef hâlâ omuzlanmakta, alkışlanmaktadır. Hâlâ onlara oy verilmektedir. Bu hal, sadece akıl tutulması ile izah edilebilir. Bu halden kurtulmak için vatanseverler kenetlenmeli, bu hayâsızlıklara karşı sıradağlar gibi saf tutmalıdır.

​Sonuç olarak, “İmansız ve idealsiz nesiller türettik. Pusuda bekleyen yabancı ideolojiler setleri yıkılan ırmaklar gibi yayıldılar ülkeye.” (Cemil Meriç) Allah’ın buyurduğu gibi; “Ey insanlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyun…” (Tahrîm/6)​

​Rahman ve Rahim,          

​Kadir ve Muktedir,

​Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz.

​“Ya Rabbi bu haftayı bize hayırlı ve bereketli kıl. Hayırlara yakın, şerlere uzak eyle.”​    

​Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47). 

Köşe Yazıları

tümü

Gündem