12 Mart 2025, Çarşamba

Balyoz davasından Akın Öztürk’e… BM Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu kararlarının hukuki boyutu ne ve Türkiye hükümetinde karşılığı var mı?

BM İnsan Hakları Konseyi Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası yapılan yargılamalara ilişkin ihlal kararları açıklıyor. Bunun en çarpıcı örneği de son verilen Akın Öztürk kararı oldu. Çünkü Akın Öztürk öyle sıradan bir sanık değil, 15 Temmuz darbe girişiminin 1 numaralı yöneticisi olmakla suçlanıyor. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla hükümlü. Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu da Akın Öztürk’e ilişkin derhal tahliye edilmesi ve tazminat ödenmesi kararını verdi.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu, Türkiye’nin 2006’da imzalayıp taraf olduğu Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Sözleşme’nin denetleyicisi konumunda. Yani taraf ülkelerde bu sözleşmeye aykırılık olup olmadığını denetliyor.

2013’de 250 sanık hakkında ihlal kararı verdi

Grup, bu görevi doğrultusunda Türkiye gündeminde üst sıralardaki yargılamalara ilişkin son yıllarda ciddi sayıda kararlar açıklıyor. Cumhuriyet gazetesi davası sanıkları hakkında verilen karar bunlardan biriydi. Ancak daha önce dikkat çeken ilk ihlal kararı Balyoz davasına ilişkindi.

Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu, Balyoz davasında mahkum olan 250 sanık hakkında 29 Nisan-3 Mayıs 2013 tarihleri arasında gerçekleşen 66. Oturum’da görüşülen ve 81 maddeden oluşan raporu yayınladı. Bu raporda, “Balyoz davasında tutuklu yargılanan 250 sanığın özgürlüklerinden yoksun bırakılması keyfidir ve Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin 9. ve 14. Maddeleri ile İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 9, 10 ve 11. Maddelerini ihlal etmektedir. Söz konusu özgürlüklerden yoksun bırakma durumu, Çalışma Grubu’nun kendisine iletilen davaları değerlendirirken atıfta bulunduğu kategorilerden III. Kategori’nin kapsamına girmektedir.” tespitine yer verdi.

Raporun devamında Türkiye Hükümeti’nden bu 250 kişinin durumunun, Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi ve İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi uyarınca düzeltilmesini talep etti. Ayrıca, raporda “Çalışma Grubu, dava ile ilgili tüm durumlar dikkate alındığında, yeterli bir durum düzeltmesinin Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin 9. maddesinin 5. fıkrası uyarınca icrası zorunlu tazminat hakkı vermekle olacağı kanaatindedir.” denildi.

Türkiye hükümeti, ihlallerin giderilmesi için iç hukuk yollarını işaret etti

Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu’nun kararında dikkat çeken bir diğer husus ise Türkiye Hükümeti’nin cevabi yazı göndermesi. Yani o dönem Türkiye hükümeti, BM’nin ilgili grubunun yaptığı ihlal incelemelerini muhatap kabul edip cevap vermiş ve şöyle not düşmüş, “davaların farklı iç hukuk yollarına, temyize ve yeniden değerlendirme prosedürlerine tabi olduğu”. Keyfi Tutuklamalar Grubu verilen bu bilgiye işaret ederek “tespit ettiğimiz eksiklikleri bu yollarla giderin” diye uyarmış. 2013’te Keyfi Tutuklamalar Grubu’nu muhatap kabul eden Türkiye hükümetinin son yıllardaki tavrının ise farklı olduğu görülüyor. Şimdi açıklayacağımız 15 Temmuz darbe girişimi sonrası yapılan başvuru dosyalarındaki iddialara ilişkin cevap vermediği yazıyor. Yani Türkiye hükümeti son yıllarda Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu muhataplıktan çıkarılmış.

Balyoz sanıklarına ilişkin bu kararın çevirisi hala İstanbul Barosu’nun sayfasında duruyor.

15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili ilk karar 1 yıl önce çıktı

Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu’nun 2024 Mart ayında verdiği Cihangir Çenteli ihlal kararı da dikkat çekici. Çenteli, 15 Temmuz darbe girişimine katılmakla suçlanan ve mahkum olan bir subay. Keyfi Tutuklamalar Grubu, Çenteli başvurunda ilk kez darbeye bilfiil katılmakla suçlanan bir subay hakkında ihlal kararı açıkladı.

Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu, Çenteli kararından yaklaşık 1 yıl sonra bu kez 15 Temmuz darbe girişiminin “1 numarası” olduğu suçlamasıyla 141 kez ağırlaştırılmış müebbet ve binlerce yıl hapis cezasına çarptırılan eski Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk için dikkat çeken bir karara imza attı.

Kararda, Öztürk’ün keyfi ve makûl şüphe olmaksızın tutuklanıp, adil yargılanmadığı gerekçeleriyle derhal tahliye edilmesini, Öztürk’e tazminat ödenmesini, ayrıca bu ihlallerin sorumluları hakkında soruşturma açılması istendi. Gazeteci Müyesser Yıldız’ın konuyla ilgili kendi internet sitesinde aktardığı habere göre, BM Çalışma Grubu’nun 26-30 Ağustos 2024 tarihleri arasında yapılan 100. oturumunda aldığı bu karar Akın Öztürk’ün avukatlarına geçen günlerde tebliğ edildi.

Öztürk için Acil eylem prosedürü başlattı

İktidarın Öztürk’ün iddialarını çürütmede yetersiz kaldığına da dikkat çekilen kararın sonuç bölümünde “Çalışma Grubu’nun Akın Öztürk’ün sağlık durumuyla ilgili çürütülmemiş iddiaları not edip, Öztürk’ün durumunun vahim olması nedeniyle ‘acil eylem’ prosedürü başlattığı” kaydedilip, “bu fırsat değerlendirilerek Hükümete, özgürlüğünden yoksun bırakılan tüm kişilerin insanca ve insanın doğuştan sahip olduğu onuruna saygılı bir şekilde muamele görmesini sağlama yükümlülüğü”ne dikkat çekildi.

Son 7 yılda Türkiye’de keyfi tutuklamalarla ilgili olarak Çalışma Grubu’na iletilen dava sayısında önemli bir artış olduğuna dikkat çekilen kararda “uluslararası hukukun temel kurallarını ihlâl eden yaygın veya sistematik tutuklamaların veya diğer ağır özgürlükten yoksun bırakmaların insanlığa karşı suçlar oluşturabileceği” vurgulandı.

Uygulamak zorunlu mu değil mi? Tavsiye niteliğinde mi?

Keyfi Tutuklamalar Grubu, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmesi’ne göre ihlal incelemesi yapıyor. Türkiye de Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmesi’ni 2006’da imzaladı ve Keyfi Tutuklamalar Grubu’nun sözleşmenin denetleyicisi konumunu kabul etmiş oldu. Yani Anayasa’nın 90’ıncı maddesine ışığında bağlayıcılığı olan ve dikkate alınması gereken kararlar olduğu düşünülebilir. Ancak diğer taraftan kararların tavsiye niteliğinde olduğu yorumları da yapılıyor. Uygulamaya baktığımızda ise 2013’teki Balyoz sanıklarına yönelik karar dahil Türkiye hükümetinin bu ihlal kararlarını doğrudan uygulamadığını görüyoruz.

Köşe Yazıları

tümü

Gündem