Sayın Devlet Bahçeli, uzun zamandır içinde sakladığı asıl amacını nihayet açıkladı. Meğer Sayın R. Tayyip Erdoğan’ı yeniden cumhurbaşkanı seçtirmek için, bu millet adına son derece üzücü ve affedilmesi mümkün olmayan konuşmalar yapıyormuş. Bu da milletin iğbirarına sebebiyet vermiştir.Sayın Devlet Bahçeli’nin, daha önce Sayın R. Tayyip Erdoğan için söylediği galiz ifadeleri bir nevi unutarak, şimdi onun önünde diz çökmesini, tebaası, gurubu kendisine sormayacak mı? Bu hal samimi, gerçek ülkücüleri üzmeyecek mi? Artık Sayın Bahçeli’yi istenmez insan haline getirmeyecek mi? Yoksa milliyetçi tabanı darbeleyen liderlerinin peşinde, yine sıradağlar gibi duracaklar mı?Sayın Bahçeli’nin tutarsız konuşmaları devam edegelmektedir. Nitekim daha önce Apo için yaptığı konuşmalar cümlenin malumudur. Şöyle ki:
• Milletten oy alabilmek için meydanlarda Apo’nun döktüğü kanın, canını aldıklarının kanuni hesabını soracağını dillendirip, durmuştur. Oysa Apo’nun asılmaması için, dâhil olduğu koalisyon hükümeti döneminde, idam cezasını kaldıran partinin başkanı Sayın Bahçeli değil miydi?
• Apo’yu idam ettirmek için boynuna takılacak urganı, meydanlarda yerlere atan Sayın Bahçeli değil miydi?
• Yine hakaret yağmuruna tuttuğu Sayın R. Tayyip Erdoğan’ı iktidara taşıyan, aynı Bahçeli değil mi?
• Ayrıca daha önce Ahmet Türk’ün cezaevinden çıkmasını sağlayanlardan birisi de Sayın Bahçeli değil mi?
• Şimdilerde Apo’nun affını sağlayacak konuşmaları yapan, Meclise çağırıp, konuşturmak isteyen Sayın Bahçeli değil mi?
• Son olarak da Sayın R. Tayyip Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı seçilmesini sağlamaya çalışan konuşmaları yapan Sayın Bahçeli değil mi?
Sayın Devlet Bahçeli’nin Apo ve Ahmet Türk’e bu ilgisi calibi dikkat değil mi? Zaten tükenmiş olan PKK’nın asıl sorumlusunun Apo olduğunu bildiği halde, ona barış çubuğu uzatarak, TBMM’ne davet edip, konuşturmak isteyenin milliyetçilikten, ülkücülükten bahsetmesi, son derece üzücü bir durum değil mi?Ayrıca yaptığı konuşma sebebiyle büyük tepki gören, yaptığı konuşmanın ağırlığından sıyrılmak için konuşmasını ülkenin bekası için yaptığını ifade ile milleti uyutmaya çalışan da Sayın Bahçeli değil mi? Oysa ülkenin bekasını asıl tehlikeye sokan, Sayın Bahçeli’nin yaptığı bu konuşmalar değil mi?Gerek Sayın Erdoğan’ın gerekse Sayın Bahçeli’nin milleti manipüle etmek için, zaman zaman absürt konuşmalar yaptıkları cümlenin malumudur. Ülkenin bütün meseleleri halledilmiş, ekonomisi düzelmiş, katmanlar arasında uzlaşma sağlanmış, üreten ülke haline gelinmiş, işçi ve emekli aldığı ücretlerle karnını doyurma noktasına ulaşmış gibi, şimdi de atraksiyonlarla milletin gözünü boyamaya çalışmaktadırlar.Ayrıca yeni anayasa çığırtkanlığı ile siyaset alanını dalgalandırmaktadırlar. Oysa bu değişikliğin milletin lehine bir düzeltme hareketi olmadığını, Sayın R. Tayyip Erdoğan’ın yeniden seçilebilmesine zemin hazırlamak için gündem konusu yapıldığını herkes anlamış durumdadır. Milletin bir ferdi olarak diyoruz ki, oyuna gelmemek için çok dikkat etmek mecburiyetindeyiz. Birilerine menfaat temin etmek için anayasada yapılacak olan değişikliklere hayır demeliyiz. Yıllardan beri milleti nefeslendiremeyenleri yeniden başa getirmeye çalışmak, akıl tutulması değil de nedir? Mevcut iktidarın vaatlerine inanmak aklın alacağı iş midir? Bunca olumsuzluklara rağmen, hâlâ milleti aldatmaya çalışanların maskelerini yüzlerinden indirmek gerekmez mi? Siyasi ikbal için milleti aldatmaya çalıştığınız yetmedi mi? Millete karşı gerçek dışı konuşmak icraat haline geldiği halde, hâlâ milleti tartaklayıcı tedbirlere tevessül akıl kârı mıdır?Unutmamak gerekir ki, her kemalin bir zevali ve her zevalin bir kemali olur. Onun için denir ki;
Kısmetindir gezdiren yer, yer seni Gafil olma âkıbet yer, yer seni
Sonuç olarak, denildiği gibi;Söylemekten söz uzar, artar emek
Söyleyenden dinleyen ârif gerek
Sayın Bahçeli neyin nesidir, bu hal neyin nesidir, cai sualdir, vesselam.Rahman ve Rahim,Kadir ve Muktedir,Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz.“Ya Rabbi bu haftayı bize hayırlı ve bereketli kıl. Hayırlara yakın, şerlere uzak eyle.”Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47).