Lord Acton’ın gözlemlediği gibi, “güç yozlaşmaya eğilimlidir, hükümet yetkilileri, özellikle güçlü liderler önemli bir güce sahip oldukları için yozlaşmaya önemli bir eğilim gösterirler. Hiç kimse zayıf lideri yozlaştıramaz, bunun bir anlamı da yoktur.”
Hakim hırsıza sorar: Söyle bakalım, soyduğun dükkana nasıl girdin? Hırsızın cevabı: Efendim biz buraya yargılanmaya mı, yoksa meslek sırrı vermeye mi geldik?
Yağmacı düzen kleptokrasi
Bir ülkede iktidarı ele geçiren bir ailenin ya da siyasal veya dini grubun, o ülkenin kaynaklarını sistemli olarak soyması demektir ve kısaca hırsızlar rejimi anlamına gelir. Yunanca hırsız veya çalarım anlamına gelen “kleptes” ve hükmetmek, güç, yönetim anlamına gelen “kratos” kelimelerinin birleşmesinden oluşur. Kısaca halk diliyle “Hırsızlar rejimi” de diyebiliriz. Aynı zamanda thievokrasi olarak da anılır. Demokrasinin bütün kurumlarıyla yerleşmediği ülkelerde görülen bu durum, o ülkenin gelişmesinin önündeki en büyük engellerden biri olmaktadır. Kleptokrasi ile yönetilen bir ülkede yozlaşmış politikacılar, kendilerini hukukun üstünlüğünün dışında tutup, yandaş komisyonlar, rüşvet ve özel ayrıcalıklar yoluyla, devlet fopnlarını kendilerine ve ortaklarına yönlendirerek gizlice zenginleşirler. Bununla birlikte, kleptokratlar genellikle elde ettikleri “karlarının” büyük kısmını, iktidarını kaybetme ihtimaline karşın, yurtdışı bankalarda muhafaza ederler.
Eğer ki bir ülkede iktidarı ele geçiren bir aile ya da siyasal veya dini bir grup o ülkenin kaynaklarını sistematik bir şekilde çalıyorsa, o ülkenin kleptokrasiyle yönetildiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Hırsız devletin tarihçesi
Esasen, yolsuzluk, rüşvet, kayırmacılık, çıkar sağlama, vb. yozlaşma kavramları gibi yağmacılık da her zaman dikkatleri üzerine çeken ve üzerinde çeşitli tartışmalar yapılan bir kavram olmuştur. “Yağmacılık” kavramını çağdaş analitik bağlamda ilk defa kullanan yazarlardan biri siyaset sosyoloğu Barrington Moore Jr.’dur. Moore Jr. (1966), toplumda yer alan yönetici seçkinlerin ne kadar çok sefalete yol açarlarsa o kadar daha az rasyonel otoriteye ve bir o kadar çok yağmacılığa sahip olduğunu; rasyonel otorite ile yağmacı otoritenin bir arada olamayacağını, uyuşmayacağını belirtmek üzere kullanmıştır. Evans, “yağmacı devleti”, yatırımlarda kullanılabilecek ve böylece kamunun ortak kullanımına sunularak iktisadi dönüşüme yol açabilecek çok büyük miktarlardaki kaynağa bir şekilde el koyan ve bu oluşumu engelleyen devlet, olarak tanımlamaktadır (Evans, 1989). Kavramsal olarak “yağmacı devlet” ya da “yağmacı yönetim” biçimi, “kalkınmacı”, “hesap verebilir” ve “duyarlı yönetim” biçimlerinin zıddı olarak düşünülebilir. Yağmacı devletler ya da yönetimler, siyasal, sosyal ve ekonomik yönlerden genelde; • Weberci olmayan (kendi çıkarları için çalışan kadrolar) bürokratik bir yapı, • Kişiye (ya da parti-devlete) bağlı siyaset yönetimi, • Liderle beraberindekilerin gücü kendi kişisel amaçları için kullanmak üzere bir “güç ortaklığı” (yağmacı koalisyon) oluşturma, • Resmi kamusal kurumları erozyona uğratma, • Yaygın yolsuzluk, hukuksuzluk ve öngörüsüzlük, • Kuralları ve kararları alınıp satılan mallar haline getirme, • Organize ol(a)mamış sivil toplum, • Altyapı, sağlık ve eğitim gibi temel ihtiyaçları sağlamama, • Ekonomide tekelci rantlara ve etkinsizliğe yol açan bir yapı oluşturma, • Yandaşları ödüllendirme, • Aşırı despotik yönetim oluşturma, Şiddet, korku ve baskıda bulunma gibi özelliklere sahiptir.
Hırsız devlet ve bürokratları
Bürokrasi ve Parti Devleti: Yağmacı devletler, kalkınmacı devletlerin aksine, kamusal çıkarları önde tutan Weberci tipteki bürokratlar tarafından değil, kendi çıkarları için çalışan kadrolar tarafından yönetilmektedir. Yağmacı devlette yer alan kamu bürokratları yetkinlik ve profesyonellikten yoksundurlar. Yağmacı devletlerde, parti, devlet ve bürokrasi bir potada eriyerek “parti devleti”ni oluşturur.
Hırsız devlet ve ordusu
Devlet ve Ordu: Güçlerini koruma arayışlarında, iktidar seçkinleri, genelde orduya yönelirler. İktidara destek veren askeri seçkinler de sadakatleri ve destekleri karşılığında çeşitli parasal olanaklar ve iş fırsatları tarafından ödüllendirilirler. Bu nedenle ordu, parti devletini (ya da içindeki hakim seçkinleri) savunarak gelenek dışı bir baskıcı rol üstlenebilir.
Hırsız devlet ve patronlar dünyası
Devlet ve İş Dünyası: Yağmacı devletlerde büyük güçlük, yağmacılığın, paradoksal bir şekilde, ekonominin düzgün bir şekilde işlemesini ve sürdürülebilirliğini engelleyerek yağma alanını daraltması ve böylece yağma kapasitesinin altını oymasıdır. Bir tarafta yağma alanının ve kapasitesinin daralması. Bir tarafta ekonomik yapı ve mali kapasitenin bozulması, beraberinde iş dünyasının ve yoksul vatandaşların can yakıcı bir hiperenflasyonla baş başa kalmasına yol açabilecek para basılmasıyla karşı karşıya bırakabilir ve bu da muhalefetin doğmasına meydan verebilir ki yönetim de ister istemez baskıcı aygıtlara başvurabilir.
Hırsız devlet ve toplum
Devlet ve Toplum: Yağmacı yönetimler, devletin parçalanması ya da anarşiye yol açmasıyla sonuçlanan zayıf devletler üretmeye eğilimlidirler. Yağmacı devletler, yağmacı davranışların tüm düzeylerde sosyal ve siyasal yaşama sindiği bir toplumsal yapıya yol açar. Bu tip toplumlarda, zenginler, üretimle uğraşmaz ve doğru düzgün ticari faaliyetlerde bulunmaz; kanunları savsaklayarak, sahip oldukları gücü ve ayrıcalıkları, devleti soymak ve zayıfları yağmalamak üzerinde yoğunlaştırırlar. Böyle toplumlarda kanunların gücü ile suçlar arasında daima ince bir çizgi vardır: Polisler kanunları yürürlüğe koymaz, hakimler kanunları doğru dürüst uygulamazlarken, örneğin, gümrüklerde çalışan görevliler de yapmaları gereken kontrolleri yapmazlar. Ayrıca, siyasi seçkinler, devlet erkini kendi yararları yönünde etkin bir şekilde kullanmak adına, suçlu yaratmaktan ve bu sırada şiddet kullanmaktan kaçınmazlar. Yağmacı toplumlarda, demokrasiye yer olmadığı gibi ne kanunlara ne de anayasaya saygı ve itaat vardır.
Yağmacı Devlette Yolsuzluk İlişkileri:
Yağmacı devletin temel bileşeni yolsuzluktur. Yolsuzluk, yönetenlerin yanı sıra asker ve sivil seçkinlerin ve kurumsal oligarkların, toplumdan zenginlik çıkardıkları, üretken faaliyetleri caydırdıkları ve böylece yoksulluk ve bağımlılığı yeniden ürettikleri asıl araçtır. Bu araçtan yararlananlar arasında organize suç örgütleri de vardır. Bugün de birçok ülkede yöneten(ler), yolsuzluğu kendilerinin iktidarda kalmalarını sağlayacak araç olarak kullanmaktadır. Yöntemleri de adam kayırmacılığı (iltimas, torpil) ve Siyasi kayırmacılık (siyasi yandaşlık, partizanlık) tır. (Ekonomi-tek Yağmacı Devletin Ekonomi Politiği-Turkish Economic Association Foundation)