21 Aralık 2024, Cumartesi

Gelecek yüzyılın kurtarıcılığı bu mu?

Ahlaksız koşullarda ahlaklı kalabilmek, insanın vicdanı ve adaleti ile belli olur.

Sinan Ateş cinayetinin yargı sürecine bakınca, şüphelilerin kurgulanmış ifadelerini duydukça, sonuçta ülkedeki yargının haline bakacağız. “Sürgit”ler devam mı, bu coğrafyamızda adalet yerini bulur mu? Kurtuluş çok mu zor?  Çok örnekler yaşadı, gördü milletimiz. 64 sene evvel, Menderes’in mahkemede itirazı üzerine, Mahkeme reisi Salim Başol Menderes’e, “Sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor” demişti. Bugün, yargının siyasetin kontrolünde olup olmadığının konuşuluyor olması, bundan değil mi? Dava başlamadan, sonuçların verildiği Feto davaları, 15 Temmuz, 17-25 Aralık, Ergenekon, Balyoz,25 Aralık, Hablemitoğlu, Yazıcıoğlu ve daha nice karanlık olaylara bakınca “adaleti” sadece “adalet“ ismiyle mi bileceğiz? Adalet tam işlese, bağımsız olsa, hiç kimsenin itirazı olur mu? Hukuk devleti bunu gerektirir. Günümüzde, adalet arayışları adliye saraylarından çıktığı, çıkara dayandığı, yargının siyasetin emrine girdiği, yetkililerin kendi ifadeleri, hatta Perinçek” yargı siyasetin köpeği demişti, bunu bilmeyen yok.

Tek adam rejiminin geldiği düzen, yargıda bunları sorguluyor. Ateş’in eşi endişesinden, adaleti Erdoğandan, siyasi parti liderlerinden arıyor. Ziyaretlerle mücadelesini görüyoruz. Siyasi pazarlıklar anlatılıyor. Yargı bağımsızlığı, olmayan hallerde adalet olmaz. Suçlu tetikçilerini dinleyince, Mısır Eski devlet başkanı Enver Sedat’ı öldürenlere soruyor hakim, “niçin öldürdün?” Cevap “O laikti” diyor. Hakim, “Laik ne?” dediğinde fail, “Bilmiyorum” diyor. Akılların cehaletini kullanan, sahnenin dışındaki ahlaksızların, taşeronların kirli işleri, kafalarını saklasalar da, kıçları her yerden gözüküyor.

Gelecek yüzyılın, kurtarıcı lideri güzellemeleri şimdi daha iyi anlaşılıyor. Suriye çıkmazı, bağımlı yargı, uyuşturucu belası, sığınma istilası, ekonomik çöküş, cinayetler, soygunlar, kötülükte ne ararsan var ülkede, derde devadan gayrı. Bu olaylar, bu düşünceyi tetikliyor. Cehaletin, bağnazlığın, kin ve ideolojinin, vesayetin, ucuz türlerinin zihinleri kötülüğe, çıkara, ranta çalışır. Karanlığı sever, aydınlanmasın diye.

Ahlaksız koşullarda ahlaklı kalabilmek, insanın vicdanı ve adaleti ile belli olur. Pir Sultan Abdal’ın dediği gibi “Yanlış zamanda, doğru yerde bulunmak ahlakidir.” Koşullar ne olursa olsun, adaleti savunan yargıçlar, ahlaksızlığın ve hukuksuzluğun karşısında dik durabilmelidir. Çünkü verilen her yanlış karar, 64 yıl önce unutulmuyorsa bunlar da unutulmaz, kin ve nefret üretir, öç almayı yeşertir. Goethe, “Adaletin yerini adaletsizlik almışsa, orada direnişe geçmek fazilettir” der.

Toplumsal duyarlılık, acıyı yaşatanlara karşı meşru mücadele ile olur. Maalesef, güzelim ülkemizde KHK ile kurumlardan yok edilenler, kimi toprağa, kimi zindana, kimi sürgüne gidenler, bunları unutur mu? İşkencelerin konuşulduğu, denetimin olmadığı yerde, adalet olur mu? Bu işlemler vatanına, milletine, devletine düşman yetiştirme planıdır. Ceza hukukçusu Prof. İzzet Özgenç ve Merkez Partisi Genel Başkanı Prof.Dr. Abdurrahim Karslı, Prof. Dr. Sami Selçuk, çok hukukçu bu tip davalarda yanlış karar veren yargıçları uyararak, bunun maddi ve manevi cezai sorumluluğu, bunlara çıkar diyorlar.

Abdurrahim Karslı Hocanın, bu hukuksuzluklarla mücadele, gayretini biliyoruz. 25 Aralık olaylarının davasının da takipçisi. Adalet mücadelesi yapanlara saygı duyulur. Kılıçdaroğlu’nun adalet yürüyüşü önemliydi. Devlette; yargı, güvenlik ve siyaset temsilcileri, kamu görevlileri şunu bilmeliler ki bizde arşiv unutmaz. Elinizdeki devlet gücü ile vatandaşına, tuzak kurma ahlaksızlarının, çıkarcıların etkisiyle, hür aklınızı ve ahlakınızı kirletmeyiniz. Şerefli kurumların mensupları adil olur, hür olur. Akıl, bilim, hukuk, demokrasi, ahlak, yasalara uyar, üst yönetimin, kanunsuz emirlerine uymaz. İlimle, ahlakla yönetilen devletin temeli, adalettir. Barış için ter dökmeyen, kavgada kan döker. Yeter ki adalet; adaletle olsun. “Ahlaklar bozuldu rezalet dizde, Edep, haya kalktı ,kalmadı yüzde “diyen Nesim bugünleri görmüş.

Köşe Yazıları

tümü

Gündem