Bu iktidarın (AKP) yönetim anlayışındaki çelişkiler, o kadar arttı ki, millet uyanmaya başladı. Sisi’ye, Esad’ a dün ve bugün söylenenler, Filistin ticareti ve daha çok şeyler… Arşiv unutmuyor.
Sadece bu mu? Ahlaken, insani olan, hukuki olan, dini olan, mal ile olan(vatan, mekan, doğa vb), can ile olan( hayvan, orman, çevre, mekan), vicdan ve merhametle olan her şeyi yok edenleri korudu. Üstelik müslümanlık kılıfıyla, yani bu çöküşü yaşarken ve yaşatırken, “oksimoron” bir anlayışı getirdi.
Dindarca hırsızlığı, dindarca yalanı, dindarca yok edişi, dindarca öldürmeyi, dindarca can almayı, dindarca mala çökmeyi, dindarca yargı düzenini, dindarca hak yemeyi, dindarca özgürlükleri yok edenlerin himayesine girdi. Dindarca zulmü, dindarca işkenceyi, dindarca mafya düzenini, dindarca siyaseti, dindarca ve kindarca nesli, dindarca keyfi yönetimi, dindarca saltanatı ve şatafatı, dindarca ayrıştırmayı, dindarca imtiyazlı sınıfı, dindarca kirliliği, bir yöntem olarak, alışkanlık haline getirdi. Tanrı’ya imanı ve dost doğru olma inancının mensuplarına, düşmanca zulüm etti. Dindarlığı kirletti. Bu iktidarın özeti budur.
Dindarlıkla, zıtlık aynı anda yaşanmaz. İşte bu “oksimoron” bir anlayıştır. Erdoğan, anayasa gündemini ortaya atıyor, darbe anayasasından kurtulmak lazım diyor. Peki hangi kanun, yaptıklarınıza engel oldu ki? Mevcut anayasaya uydunuz mu? Gayri resmi ortağımızın ifadesi ile yargı siyasetin köpeğidir dediğinde, karşı mı çıktınız? İktidar öncesi hukuk, adalet, kuvvetler ayrılığı, sivil siyaset, kurallı ve yasal yönetim, kalkınma, din ve vicdan özgürlüğü, adil olma“ üç y”( yoksulluk, yasaklar, yolsuzlukla) mücadele söylemlerini, rafa kim kaldırdı?
Erdoğan, kendi ifadesi ile, milletimizin, mahkemelerden beklentisi, ihtilafları büyütmek değil, adil bir yargılamayla anlaşmazlıkları gidermektir diyor. Gerçekten yargının durumu bu mu? Yargı yetkilileri kendileri söylüyor. Adalet sarayları, ticaret ve borsa, çıkar alanlarına dönüştü diye. Bunlar siyasetin evet ve hayırın birlikte kullanıldığı, AKP ve iktidarının meziyeti oldu.
Uluslararası bilimsel verilerin ortaya koyduğu, her alanda çöküş, yükselişi mi getirir? Kendi hikayelerinizle suçsuzlar, niçin suçlu oldu? Kusursuzlarda, kusur aranır mı? Dünyada iktidarınızda, devlet imkanlarını, tuzak aracı olarak kullanan, bir yönetim tarzı var mı?
Değişim diyorsunuz her şeyde, ancak değişmeyen tek şey kendi hafıza stoklarınız maalesef. İşin önemli tarafı, bunları görmeyen, kör olmayan, ama körlük mesleğini çıkar haline getiren, her statüdeki türler. Yazık güzelim ülkeye. Verdiğiniz zararlar, siyasi tarihimizde, kirliliklerin sıradanlaştırıldığı hikayeniz, iktidarınız sayesinde yazılacaktır.
Adaletsizlikler, keyfilikler, yağmalama, milletini sömürme düzeniniz unutulmaz. Bu plan Türk’ün, İslam müslümanlığının, insanlığın, kabulleneceği anlayış değildir. Maalesef sizin iktidarınızın meziyetidir.
Kirli, müesses nizamın düzeninin, çıkarına uymayan, hak ve hukuka bağlı, liyakatli insanları ya toprağa ya sürgüne ya zindana gönderdiniz. Bu düzen böyle gitmez. Gerçekten her şeyin tedavisi olur ama sizlerin tedavisi nasıl olur, ilerde bu millet gösterecek. Zevkle işlediğiniz kirli işler, sizi yok edecektir. Bağımsız yargı, bir gün bunların hesabını soracaktır.
Muhalefet de aynı kafayla bu iktidarın kafasında yürürse, mahallecilikle adaleti, hak ve hukuku savunmaz, taht kavgasına alet olursa, millet onlara da hesabını sorar. Ahlakı ve ahlaksızlığı, suretle görüp aldananlar, iktidarınızla, ahlaklıları ve ahlaksızları tespit etti. Geçmişleri yaşatan bugünün bellekleridir. Hayat geriye doğru anlaşılır, ileriye doğru yaşanır. Sizleri de yirmi üç yıldır, bu millet anladı, gidişiniz yakındır. Hiçbir şey, sizle baki değildir. Mezarlıklarda, sizlerden çokları var. Kimine dua, kimine beddua ediliyor. Dua ile bedduaya, aynı anda layık olunmuyor. Layık olana dua edilir.