Ülkemiz ekonomik, sosyal ve siyasal çıkmazların içinde, ayrıca her gün hayâ ve edepten biraz daha uzaklaşılmakta, tesettür de buharlaşmaktadır. Bu gidişin sonu hüsrandır.
Siyasetçiler, maalesef, gaflet ve dalalet uykusunda, bürokratlar suskun, yapılan hukuki düzenlemeler sonucu hiç kimse laf edemez oldu. Böylece aile yuvalarımız buhrana doğru hızla sürüklenmektedir. Hâkimler adil ve tarafsız karar verememektedir. Analar, babalar zaten dinlenmez oldu. Onun için nesil uyuşturucu tuzağına düşmekte, bazen az da olsa bekâretlerine zarar verecek davranışlarda bulunduğu şayi olmuş durumdadır. Bunların bazıları ana-babayı öldürebilecek kadar yoldan çıkmıştır. Bunları TV ekranlarından, gazete haberlerinden izlemekteyiz. Emniyetin eli kolu bağlanmış, mücadelesi kâfi gelmiyor. Çünkü yetki alanları daraltılmış bulunmaktadır.
Anılan problemlere çare bulması gereken parlamentomuz, çare üretmek yerine arenaya dönmüş durumdadır. Çünkü hemen hemen her konuda kavga çıkartmalarına, hatta kan dökülmelerine şahit oluyoruz. Bu aymazlar hakkında, partileri de suskun durmaktadır. Bir nevi dayak atan, dayak yiyen alkışlanıyor.Böyle bir parlamentoyu oluşturan, onlara oy veren bizleriz. Ehliyetsizleri Meclise taşıyan bizim verdiğimiz oylardır. Kültürden yoksun, tarihinden habersiz, birikimi olmayan bu gibileri, liderler istiyor diye, seçenler olarak bizler sorumluyuz. Çünkü emaneti ehline ver emrine uymayan bizleriz. Dolayısıyla bu halden bizler de sorumluyuz.
Maalesef bu absürt görüntüler geçmiş parlamentolarda yoktu, istisnai idi. Çünkü eskiden ehliyet aranıyordu. Bugünkü parlamentoyu imtihana tabi tutsak, kaçı sınavı geçebilir? Günümüzde bilgili, edepli insanlar yerine kovboyluk yapanlar tercih edilmekte ve maalesef alkışlanmaktadır. Bu halden en çok utanacak olan, onları Meclise gönderen oyu veren, bizleriz.
Ülkemizde iktidar olan partilerin hemen hemen hepsi milletin beklentilerini realize etmek için değil, bir kere daha seçilebilmenin yollarını aşındırmaktadırlar. Bu gibiler verdiği sözlerde durmamakta, tam aksini yaparak ülkeyi sıkıntıya düşürecek icraatları onaylamakta, böylece liderler tabu haline getirilmekte ve silik bir parlamento oluşmaktadır.
22 yıldan beri muktedir olamayanları, sanki başarılıymış gibi elan desteklemek aklın alacağı iş midir? Nitekim bu dönem içinde ülkenin problemleri asla azalmadı, bilakis her konuda problemler ziyadeleşti.İç politikamız çok karışmış, dış politikamız da çaresizlik içinde tepinip, durmaktadır. Milli eğitim çoraklaşmış, okullarda deizm tavan yapmış durumdadır. Adalet siyasallaştırıldı, insanlar nefes alamaz hale geldi. Buna rağmen basiretimiz kararmış, ferasetimiz de nasırlaşmıştır. Zira gözler var görmüyor, kulaklar var duymuyor. Çünkü haram lokmaya iltifat ediliyor.
Merkezi hükümet adil davranmıyor, partidaşlık, karındaşlık yapıyor. Belediyeleri sofraları gibi kullanıyor. Böylece midelerine düşkün insanları etrafına topluyor. Bu hal, siyasi haramileri ziyadeleştiriyor. Onun için sokaklarda çeteler kol geziyor, soygunlar devam ediyor ama bunlara rağmen İçişleri Bakanı konuşmalarıyla mangalda kül bırakmıyor. Bu hal karşısında vatandaş sahipsiz, çaresiz, kıvranıp duruyor. Emeklilerin maaşları yetersiz, aş pişmiyor. Her gün sofradaki zeytin tanesi daha da azalıyor.
Buna mukabil tavandaş(!)lar konaklarında, köşklerinde, külliyelerinde yiyor, içiyor, israflarına ve âlemlerine devam ediyor, hayatlarını yaşıyorlar.
* Bu gidişatı görmeyen, görmek istemeyen gözlere yazıklar olsun.
* Bu kepazelikleri duyduğu halde, duymamazlıktan gelen kulaklara yazıklar olsun.
* Bu akıl almaz şatafata ses çıkarmayan vicdanlara yuh olsun.
* “Faydasız bir hayat, erken bir ölümdür.” (Goethe) Bunu algılayamayan insanlara sadece acıyoruz.
Sonuç olarak;“O gün hiç kimseye bir haksızlık yapılmaz ve siz ancak yaptığınızın cezasını çekersiniz.” (Yâsîn/54) VesselamRahman ve Rahim,Kadir ve Muktedir,Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz.“Ya Rabbi bu haftayı bize hayırlı ve bereketli kıl. Hayırlara yakın, şerlere uzak eyle.”Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47).