Ülkemiz için tehlike çanları çalıyor. Zira İsrail çıkardığı savaşlarla ülkemize yanaşmaya devam ediyor. Önce Gazze’yi, sonra Filistin’in diğer bölgelerini, şimdi de Lübnan’ı bombalayıp, duruyor. Suriye’nin Golan Tepeleri halledildikten sonra, ülkemize sınırdaş olacak. Malum, Condoleezza Rice yaptığı açıklamalarda, 22 İslam ülkesini yeniden dizayn edeceğiz, demişti.
Akabinde bazı İslam ülkeleri vurulmaya başlandı. Tunus, Irak, Afganistan, Yemen, Sudan işbirliği yapılan devletlerle birlikte vuruldu. Irak ve Libya perişan edildi. Şimdi ise İsrail nöbete girmiş, Gazze’yi, Filistin’i ve Lübnan’ı vurarak çökerttikten sonra, Türkiye ile karşı karşıya gelmeye çalışmaktadır.
Bunu planlarken de ABD, İngiltere, Almanya ve İtalya ile gerekli görüşmeleri yaparak, onların desteğini almış bulunmaktadır. Türkiye’yi vurabilmek için de bunların zımni olarak desteğini almış, onun için Türkiye’yi ka’le almaksızın hareketlerini devam ettirmektedir.
Zira Yahudiler Mesih Kral (Davut)’un gelip tahtına oturacağı ve İsrail’in hâkimiyetini ebediyen perçinleyeceği inancını taşımaktadırlar. Bunu ve İsrail meselesini daha iyi kavrayabilmek için, İsrail’le ilgili, yetkili bazılarının tespitlerine bakmamız gerekir. Şöyle ki:
• James Warburg (ABD senatörü): “Sevseniz de sevmeseniz de devamlı işgal ederek veya anlaşma ile bir dünya hükümetine kavuşacağız.”
• Prof. Dr. Saul Mandlovite: “Bir dünya hükümetinin kurulup kurulamayacağı sorun olmaktan çıkmıştır. Şimdi sorun nasıl kurulacağıdır. İster katılımcı, ister totaliter.” Bu açıklama bir nevi Tanrı’yı kıyamete zorlamaktır.
• Woodrow Wilson (ABD Başkanı): “Benim düşünceme göre, kutsal toprakları (Arz-ı Mev’ûd’u) oranın insanlarıyla doldurmak zorundayız.” Bu ifadesiyle adeta insanlığa ve bilhassa Yahudilere istikamet tayin etmektedir. Böylece mutlak anlamda Büyük İsrail’in kurulacağını işaret etmektedir.
• Franklin D. Roosevelt (ABD Başkanı): “Siyasette hiçbir şey tesadüf değildir. Bir şey vuku buluyorsa, o şeyin önceden planlandığından emin olabilirsiniz.”
• Jimmy Carter (ABD Başkanı): “İsrail’in başarısı politik bir mesele değildir. Gerçekleşmesi şart olan bir inançtır. İsrail’i üzeceğime, siyasi hayatıma son vermeyi tercih ederim.”
• Ronald Reagan (ABD Başkanı): “Armagedon’u yaşayacak nesil biz olabiliriz.” İnançlarına göre beklenen büyük savaş. Bu savaşın Amik Ovasında olacağı söylenir.
• Theodor Herzl (Siyonizm’in kurucusu): “Herkesten önce ben İsrail’i zihnimde ve hayalimde kurdum. Fiziki şartların uymaması beni hiç ilgilendirmiyor.”
Yukarıda zikredilen devlet adamlarının açıklamaları, sadece geçmişi değil, geleceği de hatırlatmaktadır. Mesele adım adım realize edilmektedir. Çünkü Yahudiler devletlerini kurduktan sonra, hedeflerini de büyütmüşlerdir. Nitekim Filistin topraklarına yerleşen Yahudiler, zaman içinde, bugün de toprak ilhakı ile genişlemeye çalışmaktadırlar. Önce Gazze, şimdi de Lübnan gündeme alınmış durumdadır.
Siyonizm’in asıl hedefi Tevrat’a göre, Arz-ı Mev’ûd hinterlandını ele geçirerek, büyük İsrail devletini kurmaktır. Ele geçirdikleri her yeri, fırsatı kaçırmadan yeni yerleşim alanı olarak kullanmaktadırlar.
Siyonizm’in vazgeçilmez hayali ise Nil Nehrinden Dicle ve Fırat nehirlerine kadar topraklarını genişletmektir. Bunun için de her türlü fırsatı değerlendirmektedir. Ayrıca Siyonistlerin diğer hedefi, böl-parçala, sonra da işgal et uygulamasıdır. Bu parçalanmadan da İsrail, elbette ki payına düşeni almak için, elinden geleni yapmaktan asla çekinmeyecektir. Çünkü arkasında ABD, İngiltere, Fransa, kısmen Almanya ve İtalya’da yaşayan Yahudilerin büyük gayreti vardır.
Onun için İsrail çevresinde bulunan ülkelerle devamlı çatışma halindedir. Çünkü İsrail’in Ortadoğu’da hesapları derindir ve İsrail Ortadoğu’nun büyük oyuncularından biridir. Elinde bulundurduğu silah gücü ile her fırsatta yayılmacılığına ve çeşitli vesilelerle katliamlarına devam etmektedir.
Bugün de aynı stratejiyi kullanarak Filistin’den, Suriye’den, şimdi de Lübnan’dan toprak koparmaya çalışıyor. Buna mukabil İslam dünyası, İsrail’in bu taşkınlıklarına, seyirci duruyor. Bu gelişmeler ülkemizi de tedirgin ediyor. Zira yakılan ateş, sınırlarımıza yaklaşmış durumdadır. İsrail’in yayılmacı tavrına karşı Türkiye yöneticileri elbette ki teyakkuzda, gerekli tedbirleri almaktadır. İsrail’e karşı güç birliği içinde olmalıyız, siyasi farklılıkları bir tarafa atarak kucaklaşmalıyız.
Çünkü ABD ve İngiltere, İsrail’e destek çıkmaktadır. Ayrıca ABD ülkemizde bulunan role istasyonlarında, erken uyarı merkezlerinde, İncirlik ve Erhaç üslerinde alarm vermiş durumdadır. Artık uyanmamız gerekiyor. İsrail nereye koşuyor, sormamız gerekiyor.
Rahman ve Rahim,
Kadir ve Muktedir,
Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz.
Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47).