2015 yılında Erzurum’da düzenlediğim resim sergisinde, 30*40 tual üzerine yaptığım bu kelebek resmine atfen, bir izleyicinin orada hazır bulunan “İzleyici Defteri”ne kim ne yazmış diye baktığımda; “yaptığınız bu güzel kelebek resmi, umarım insanlığın sevgiye, barışa, huzura kavuşmasına bir “kelebek etkisi” yapar..” diye yazmış olduğunu görmüş ve içimden “İnşallah” diyerek çok mutlu olmuştum..
“Kelebek etkisi” bir sistemin başlangıç verilerindeki küçük değişikliklerin büyük ve öngörülemez sonuçlar doğurabilmesine verilen isimdir. ‘Her şey, her şey ile bağlantılıdır, yani en ufak şeydeki bir değişim, alakasız gözüken başka bir şeye etki edebilir’ düşüncesidir. Mesela, dünyanın bir ucundaki bir kelebeğin kanat çırpması yüzünden diğer ucunda bir şeylerin değişebileceğini öngören felsefedir. Bu düşünce ve bakış açısı, kainatta her şey bir sebep sonuç ilişkisi üzerine yaratıldığı ve her şey her şeyle bağlantılı olduğu için yanlış sayılamaz.
Kelebek etkisini tam olarak anlayabilmek için kaos teorisi ile aralarındaki ilişkiyi bir analoji ile açıklayabiliriz. Eğer kaosteorisini yan yana dizilmiş domino taşları olarak düşünürsek, kelebek etkisi birinci taşa dokunmaktır. Kaos teorisi, sürprizlerin, doğrusal olmayan ve öngörülemeyenlerin bilimidir. Otobanda hızla seyreden bir araç, yoldaki ceviz büyüklüğündeki bir taş parçasına çarpsa, şoför direksiyon hâkimiyetini kaybedebilir. Araç karşı şeride geçip, gelen otobüse çarpabilir, otobüs yola devrilebilir, arkadan gelen araçlar zincirleme bir kazaya neden olabilir. Ceviz kadar bir taş büyük felaketlere sebep olabilir. Aynı şekilde Cengizhan’a atfedilen “bir mıh bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir silahşörü, bir silahşör bir orduyu düşürür..” söz dizininde de görüldüğü gibi, sistemdeki küçük gibi görülen ve çoğu zaman önemsenmeyen olumlu veya olumsuzlukların ciddi sonuçları olabileceğini en güzel şekilde anlatmaktadır.
Doğal bilimlerin çoğu fiziksel ve kimyasal reaksiyonlar gibi tahmin edilebilecek olaylarla uğraşırken; kaos teorisi, türbülans, hava durumu, borsa hatta sosyal olaylar gibi önceden tahmin edilemeyen ve kontrol etmenin imkansız olduğu doğrusal olmayan olaylarla ilgilenir.
İster doğal bilimler gibi önceden tahmin edilebilen bilimler olsun, ister kaos teorisi ve “Kelebek etkisi” denilen ve önceden tahmin etmenin mümkün olmadığı ve öngörülemeyen bilimler olsun. Tüm bu bilim ve teoriler kainattaki hassas nizamın farklı şekillerde ifadesidir.
İyi insanlar kainattaki genel ve özel dengeler ile uyumlu olmayı ve bu dengelerle anlamlı bir bütünlük oluşturmayı sürdürürken, aynı zamanda bu hassas nizama ait yeni alanlar keşfetmeyi kendileri için görev bilirler. Bu durum, kutsal metinlerde insanlara çokça tavsiye edilmiş, insanlığa önder olarak gönderilen Peygamberler, düşünürler, felsefeciler, bilim insanları ve takipçilerinin de bir ömür boyu hassasiyetle takip ettikleri bir yol olmuştur.
Günümüzde tabiat kanunları ve kaos teorisi olguları her zamankinden daha fazla görünür hale gelmiştir. İnsanlar kendilerine verilen cüz- i iradelerini iyi veya kötüden yana kullanmak, dolayısı ile iyi veya kötü insan olmaktan birini seçmek durumundadır. İyi insanlar ister insanlığın önderlerini takip etsinler, isterse insanlığın birikimi olan evrensel değerlerin rehberliğinde hareket etsinler, isterse bilimsel araştırma, gözlem ve düşünüşle kâinatta işleyen nizamı bizatihi müşahede ile yakalamış olsunlar. Bu nizamı takip ve gözetmekle birlikte, korumak ve bozulan alanlarını (insanlara ait davranış ve sosyal ilişkiler dahil) ıslah etmekten kendilerini sorumlu tutmuşlardır.
İyi insanlar, geçmişte olduğu gibi günümüzde ve gelecekte de olayların niteliğine bakmadan, çevrelerine ve gördüklerine karşı iyi niyet ve sevgi içinde olma şiarını terk etmeden hayatlarını sürdürmeleri insanlığın hatta kainatın geleceği adına önem arz etmektedir. Zerre kadar bile olsa hayatın içine zerk edilen bu iyi niyet ve sevgi damlacıkları zamanla varlık alemi sathı mahallinde “kelebek etkisi” yapacaktır. Tüm iyi ve iyilikten yana olanlar duygularıyla, sözleriyle, davranışlarıyla, olgulara ve süreçlere olabildiği kadar pozitif katkılar ve anlamlı dokunuşlar yapılmalıdır. Karda kışta ve zifiri karanlıkta bile olsa, bu küçük kelebek kanadı mesabesindeki pozitif dokunuşların zamanın ve zeminin tüm sertliğini yumuşatacağını, önce küçük küçük sevgi ve iyilik dalgaları oluşturacağı, aydınlık gönüllerinden karanlığın içine zayıfta olsa ışık huzmeleri göndereceğini, daha sonra bu ışık huzmelerinin büyüyerek sevgi öbeklerini bu öbeklerinin de tüm zemini kaplayacağını, atmosfere ve kainata bahar kokuları zerk edeceğini, tabiat kanunları veya Sünnetullah dediğimiz Allah’ın kanunları yani bilim bize söylüyor.
İnsanoğlu için bunun tersi de mümkündür. Çünkü insanın iradesi vardır. İnsan iradesi, iradesine yön veren vicdanı iyi bir rehberlikle şekillenmezse, bu iradesini gücü ile kainattaki dengenin ve düzenin hilafına bozgunculukta yapabilir. Kötü insanlar, genellikle bilimin verilerini kullanarak kötülüklerini daha sistematik olarak kainatın genel nizamını bozacak boyutlara taşıyabilirler. Kötülük zerre kadar bile olsa “kelebek etkisi” ile insanlar arasında ve evrende çok tahripkar boyutlar kazanabilir.
İyilik ve kötülük, iyi ve kötü insanlar arasında ezelden beri genellikle eş zamanlı olarak ve iç içe yaşanmıştır. Günümüzde de böyledir. Onun için, iyi insanlar tarafından iyi ve iyilik düşünceleri ve değerleri sürekli aktif tutulmalı, tüm iletişim araçlarıyla tüm platformlarda, tüm iyi ve kötü insanların ve varlıkların dikkatine, hissine, aklına ve vicdanına en uygun şekilde sunulmalıdır.
Umulur ki, zerre kadar bile olsa nerede ve kime yapıldığına bakılmadan “balık bilmezse Halik bilir” anlayışıyla yapılan iyilikler “kelebek etkisi” ile sokakta, mahallede, şehirde ve ülkelerde, yeryüzünde ve kainatta gani gani rahmete vesile olacaktır.