21 Aralık 2024, Cumartesi

Yazıklar Olsun Yazıklar Olsun!

​​​İnsanlarımızın büyük bir kısmı ekonomik sıkıntı içinde kıvranıp duruyor, çare beklerken dipsiz bir kuyuya düşüyor. Beklentileri buharlaşıyor, aldanmış olduğunu gördüğü halde eski tas-eski hamam deyip duruyor. Kendilerini bu çıkmaza sokanları alkışlıyor. ​​​Çünkü ülkemizde siyaset taassupkârane bir anlayışla yürütülüyor. Partisi soysa, sömürse, çalsa yine onun peşinde koşuluyor. ​​​Nitekim: “Mensubu olduğu partinin her türlü yanlışını savunan kişi veya kişilere asla dava adamı denmez! Bunlara partizan denir, dalkavuk denir, yalaka denir.” Menfaatperest denir, ukala denir hülasa adam olma özelliğini kaybetmiş mahlûk denir.​​​

Zira her gün hırsızlık haberleri dinlemekten, onları TV ekranlarında seyretmekten artık gına geldiği halde, yine bu fiilleri işleyenlerin peşinden koşup, duruluyor. ​​​Niccolo Machiavelli derki; “Eğer bir millet iktidarda bulunan kişilerin yaptığı yanlışları, yalnızca kendi siyasi görüşünden olduğu için görmezden geliyorsa, o millet erdemini yitirmiştir. Erdemini yitiren millet, bir gün vatanını yitirir.”​​​ Ülkemizde cereyan eden olaylara bu cihetten baktığımızda, tehlike çanlarının çaldığını görüyoruz. Gözlerimize at gözlüğü takıldığını anlıyoruz.

Bundan daha kötüsü, Sayın Abdulbaki Erdoğmuş’un belirttikleridir. Özetle;​​​“Bundan daha vahim olanın, Müslüman çoğunluğun içinde bocaladığı ahlaki yozlaşmadır. Hak ve hukuk konusunda duyarlı bir tepki veremeyen bu kesim, ülkenin geleceği için büyük bir endişe ve kaygı oluşturmaktadır.​​​ KHK uygulamalarının sonucu olarak ileri sürülen iddialar yenilir, yutulur değil: … binlerce suçsuz insan cezaevlerinde tutuluyor.​​​ Ne yazık ki bütün bu olumsuzluklar Müslüman! çoğunluğun desteği ile mevcut iktidar tarafından uygulanıyor… Genel olarak Müslüman! çoğunluk vicdanına, insafına beton dökülmüş gibi kupkuru ve taşlaşmış vaziyettedir. ​​​İslam, iman, adalet, ahlak, merhamet bunun neresinde? Müslümanlığımız böyle bir hukuksuzluğu, haksızlığı ve zulmü kaldırdığına göre vicdanlarımız kurumuş, çürümüş, kokuşmuş demektir. ​​​İnsanlıktan da nasip almadığımız ortadadır. İnsan olmayanın dindar olarak tanımlanması ise İslam’a, Kur’an’a ve insanlığa bir haksızlık ve iftiradır…

Ey müminler, ey insanlar, ey insan kalanlar! Ey erdemli olmayı sevenler! Size ne oluyor da zulmü kanıksamış Müslüman çoğunluğa uyuyorsunuz.​​​Ses çıkarmayarak, haklı tepkiler koymayarak, direniş göstermeyerek iktidarın ve onu destekleyen Müslüman! çoğunluğun günahına ortak olmuyor musunuz? Hakkı söylemeyerek, ‘dilsiz şeytan’ durumuna düşmüyor musunuz?​​​ Ölmeden ve helak olmadan önce kendimize gelmemiz gerekmiyor mu? Bu zillet, korku ve duyarsızlık yakışıyor mu?​​​ Yapacağınız tek şey; tek adam düzenini, iktidar-muhalefet ayırımı yapmadan otoriter siyaseti reddetmek ve mevcut iktidarı desteklemekten vazgeçmektir.

​​​Çoğunluğa çağrıyı da Namık Kemal’in dilinden belirtmek istiyorum:​​​

“Ey gaflet uykusundakiler!

​​​Ey sefalete alışmış olanlar!​​​

Ey esarete bağlanmaya tapanlar! ​​​

Ey alçalmayı seçen korkaklar!

​​​Ey her alçaklığı işleyenler!

 Gözlerinizi mahşerin sabahında mı açacaksınız?”

​​​İnanılması çok zor iddialar, bunlardan bir tanesi bile doğru olsa, bunlara kulak tıkayanlara yazıklar olsun. Dünyevileşme adına haktan ayrılanlara yazıklar olsun. Çalanları destekleyenlere yazıklar olsun. ​​​Neticede; “Senin en büyük düşmanın bütün vücudunu saran nefsindir.” (Beyhakî / Kitabü’z Zühd)​​​Yazıklar olsun, yazıklar olsun…​​​ Rahman ve Rahim,​​​Kadir ve Muktedir,​​​Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz.​​​ Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47).

Köşe Yazıları

tümü

Gündem